Her arzu edilen gerçekleşecek diye bir kaide elbette yok. Önemli olan ideallerin fiiliyata dönüştürülebilmesi için meşru yöntemler kullanılarak azami gayretin bıkmadan ve usanmadan gösterilmeye sonuna kadar devam edilmesi.
Çok üzülerek ifade etmeliyim ki gelecek neslin inşası ve ihyası hususunda bir türlü gereken oranı yakalayamıyoruz.
Son dönemin en önemli kazanımlarından olan dini bilgiler alanındaki seçmeli dersler hususunda bir fiyasko yaşıyoruz.
Bazıları çok rehavete kapıldı “her şey tamam” rahatlığından yapılması gerekenleri bir kenara bıraktı. Seçmeli dersler ile ilgili rakamlara girmek istemiyorum ama her geçen yıl hedeflerden uzaklaşır olduk.
Bu yazımı mensup olduğunuz cemaat, dernek, siyasi partiye veya karşıtlarına göre okumamanızı istirham ediyorum. Son dönemde sizin söylediğinizi değil herkes kendi arzu ettiğini anlar oldu.
Bu eleştirinin merkezine kendim dâhil hemen herkes kendini yerleştirerek bir nefis muhasebesi yapabilmeli, yapmalı.
Bu girizgâhtan sonra asıl maksadımızı anlatmaya çalışalım. Her şey sadece ve sadece “menfaat”e mi dayalıdır?
Her şeyin doz pembe olduğu bir dünya elbette mümkün değil. Ama her şeye rağmen o kadar da kötü bir dünya hayatı da olmamalı. Hemen her şeyin kıstası “menfaat” olmamalı.
Yani size menfaat sağlanıyorsa şirin görmek, sizin menfaatlerinize engel olunuyorsa zinhar karşı olmak mıdır ideal olan. Elbette ki hayır.
Bir Müslüman “Rüzgâr Gülü” olamaz, olmamalı. Rüzgarın estiği yere göre konumlanmak bize asla yakışmaz.
İnsanoğlu, yaratılışı gereği hata yapmaya meyillidir. Asıl önemli olan edindiği öğretiler doğrultusunda bu hatasını görebilmeli ve hatasından gerisin geriye dönebilmelidir.
Diğer bir deyişle bir hatalardan arınmak durumundadır insan: “Zararın neresinden dönerseniz kârdır”.
Müslüman, güce göre konumlanmaz. Güçlüden değil, haklıdan yana tarafını belli eder. Hakk’ın ve haklının yanında olmalıdır.
“Şeyhim doğrusunu bilir, abimin bir bildiği vardır, benim liderim hata yapmaz, patron böyle istiyor, Hocamdan daha mı iyi bilecek” gibi düşünceler kimseyi kurtaramaz. Bu noktada mü’min feraset sahibi olmak durumundadır.
Gündelik yaşantınızda belli menfaatler elde edebilir, bazı makam ve mevkilere sahip olabilirsiniz. Ama fani olan bu şeyler sizin kurtarıcınız olamaz.
Kimsenin sizin yerinize hesaba çekilmeyeceği değişmez gerçeğini asla ve asla hatırınızdan çıkarmayın!…
Dilimizde tüy bitse bile bıkmadan, usanmadan gerçekleri söylemeye devam etmeliyiz. Yapılacak bir şey kalmadı, artık her şey tamam” rahatlığına düştüğümüzde kaybetmeye mahkûm olunacağı asla unutulmamalı…
Gönlünüzden güzellikler eksik olmasın, dostça ve sevgi ile kalın…