Libya’da 6 vatandaşımızın isyancı Halife Hafter güçlerince kaçırılmasının ardından yaşanan gelişmeler Arap sokağında büyük yankı uyandırdı.
Öncelikle son birkaç gün içinde neler olduğunu kısaca hatırlayalım.
Hafter’in sözcüsü Ahmed el-Mismari, Libya hava sahasına giren Türk uçaklarının ve sahillerine yaklaşan Türk gemilerinin hedef alınacağını, Libya’daki Türklerin gözaltına alınacağını ve iş yerlerinin kapatılacağını söyledi.
Bu tehditten kısa süre sonra iki Türk vatandaşının gözaltına alındığı ifade edildi.
Dışişleri Bakanlığı, Hafter güçlerince kaçırılan Türk sayısının 6 olduğunu açıkladı ve derhal serbest bırakılmalarını istedi.
Türk işçilerin kaçırılmasının “haydutluk ve korsanlık” olduğu belirtilen bildiride, gözaltında tutulan işçilerin serbest bırakılmaması halinde Hafter’e bağlı unsurların meşru hedef haline geleceği kaydedildi.
Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı bildiride yer alan “meşru hedef” vurgusu Hafter’i ve arkasındaki güçleri korkutmaya yetti.
Savunma Bakanı Hulusi Akar da el-Mismari’nin tehditlerine ilişkin yaptığı açıklamada, “Hasmâne tutum veya saldırıların bedeli çok ağır olacak, en etkili ve şiddetli şekilde mukabele edilecektir” dedi.
Ankara’nın kararlılığını göstermesinin ardından olayın ciddiyetini anlayan Hafter, anında çark etti ve el-Mismari, 6 Türk vatandaşının alıkonulduğuna dair bilgileri olmadığını öne sürdü.
Daha sonra da vatandaşlarımızın serbest bırakıldıkları haberi geldi.
El-Mismari’nin savurduğu tehditlerin ve 6 vatandaşımızın kaçırılmasının ardından Türkiye düşmanı Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri trolleri oldukça sevinmişti.
Hatta içlerinde galeyana gelip Hafter’in Erdoğan’ın sonunu getireceğini söyleyenler dahi oldu.
Örneğin, BAE el-Beyan ve Suudi Arabistan Ukaz gazetelerinde yazan BAE vatandaşı yazar Nura el-Mutayri, Pazartesi günü Twitter’daki paylaşımında, “Girdiği tüm savaşları kaybeden Erdoğan’ın Ömer Muhtar’ın torunlarına karşı koyabileceğini zanneden yanılır” demişti.
Ankara’dan gelen açıklamalar üzerine Hafter’in kısa sürede Türk vatandaşlarını serbest bırakması el-Mutayri ve benzerlerinde büyük şoka ve hayal kırıklığına yol açarken, BAE’li kadın yazarın Hafter hakkındaki yorumları ve CIA ile irtibatlı emekli generali Ömer Muhtar’a benzetmesi alay konusu oldu.
Oysa Libyalı uzmanlar, el-Mismari’nin açıklamalarının “içi boş tehditler” olduğunu ve Hafter’in Türkiye’ye karşı savaşamayacağını daha vatandaşlarımız serbest bırakılmadan söylemişlerdi.
Hafter’in yapabileceği tek şey, kontrolü altındaki bölgelerde “İstanbul Lokantası” gibi Türk isimleri taşıyan iş yerlerini kapatmak olacak.
O yerlerin sahipleri ve çalışanları Libyalılar.
Dolayısıyla bu tür ucuz kahramanlıklardan da Türkiye değil ekmek tekneleri ellerinden alınan masum Libyalılar zarar görecek.
Ankara’nın Hafter soytarısına haddini bildirmesi çok iyi oldu.
Dost-düşman herkesin gördüğü bu kararlılık aynen sürdürülmeli.
Hafter gibi kuklalara ve paralı askerlere bel bağlayan Türkiye düşmanları da belki iki gün içinde yaşananlardan ders alır.