Önceki gün, hemen güney sınırımızdaki Kobani’de akıl almaz vahşette saldırılar meydana geldi. Bombalı saldırılarda ölen ve yaralananların sayısı onlarla ifade ediliyor ne yazık ki. Gazeteyi baskıya hazırladığımız saatlerde 17 olan ölü sayısı, akşama doğru 40’a çıktı. Dün bu yazının yazıldığı saatlerde ise 150’lerden bahsediliyordu.
Vahşet böyle bir vahşet… Kimden gelirse, nereden gelirse gelsin, sivil insanlara karşı kadın, çoluk-çocuk demeden bu saldırıları gerçekleştirenler, hem insanlık önünde hem de ilahi divanda hesap verecek. Bu konunun bir yanı. Diğer tarafı ise Türkiye’nin hedef gösterilmesi.
Maalesef dünya kamuoyunda bu yönde bir kampanya sürüyor uzun zamandır. Uluslararası aktörlerin sesine Türkiye’nin içinden bazı sesler de eklemleniyor. Muhalefet liderleri, ‘Türkiye IŞİD’e yardım ediyor’, ‘Militanlar Türkiye sınırından geçerek gitti’ tezlerini dile getiriyor. Malum, bölgedeki Kürt halkına yapılan zulümlerden dolayı tepkiyi yanlış bir yöne kanalize etse de sesi en çok yükselen de HDP oluyor.
Ancak son saldırıda ilginç bir gelişme yaşandı. Saldırının arkasından kameraların karşısına geçen HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, hükümete seslenerek, “Bu katliam eğer sizin desteğinizle yapılmadıysa bunu kanıtlayın, ispatlayın” diye meydan okudu. Arkasından da ekledi: “İki bombalı aracın Mürşitpınar Sınır Kapısı’na yakın bir noktada saldırı gerçekleştirmesi, saldırının Türkiye tarafından sızan unsurlarca yapılmış olduğunun göstergesi. Türkiye sınırında Rojava’ya yönelik bir güvenlik sorunu var, insanlar bu yüzden aylarca sınır hattında nöbet tuttu ve o hatta devlet IŞİD ile ortak çalıştı.”
Aynı günün akşamında bir televizyon programına katılan HDP’nin diğer Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise, daha düşük tonda konuştu ve eleştirileri üslubunca yöneltti. ‘Suçlu kesin Türkiye’, ‘Suçlu kesin hükümet’ peşin yargısının dışına çıkmıştı. Sadece, “IŞİD’in Türkiye topraklarından sızmadığına gönülden inanmak istiyorum” ifadelerini kullandı. Demirtaş’ın son sözleri ise oldukça anlamlı: Çözüm arayışları sırasında bu saldırı dikkat çekici. Rojava ve Ankara arasında gerilimi arttırmak isteyenler var.
HDP’deki bu tavır, aynı gün içinde, birkaç saat arayla her iki eş başkanın yaptığı bu açıklamalar üzerinden ‘kafa karışıklığı’ gibi okunabilir. Ancak, açıklamaların başka noktaya evrilmesinde bu birkaç saatlik zaman dilimi başka açıklamalar da barındırıyor olabilir. Bekleyip göreceğiz.
Kobani saldırılarını hem hükümet hem de muhalefet kanadı yaptıkları açıklamalarla kınadı. Tartışmalara son noktayı koyan ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. “Masum sivilleri hedef alan bu saldırıları en güçlü şekilde lanetliyor ve telin ediyoruz” diyen Erdoğan, “Ülkemizi hedef alan bir iftira ve karalama kampanyası başlatıldığını görüyoruz. Türkiye’yi terörle aynı çizgide göstermek kimsenin hakkı da haddi de değildir” ifadesini kullandı. Bölgenin tarihine ve yapısına yabancı projelerin hayata geçirilmeye çalışıldığını ifade eden Erdoğan, “Adeta ölümü gösterip sıtmaya razı etme stratejisi izleniyor. Millet olarak geleceğimiz etkileyen bu olayları seyirci tribününden izlememizi kimse beklememeli” diyerek, küresel reste başka bir restle karşılık verdi.
Saldırganların nereden ve nasıl geldiği, bu saldırıyı nasıl gerçekleştirdikleri henüz ortaya çıkmış değil. Hükümet yetkililerinin de söylediği gibi, bu sınır 24 saat boyunca kamerayla izleniyor. O zaman, bu görüntülerin yayınlanması tüm iddialara cevap olacak…