Aylardır; köşemden olsun, vermiş olduğum seminerle birlikte olsun, çıktığım TV programları aracılığıyla olsun 16 Nisan referandumundaki oylamada neden ‘Evet’ verilmesi gerektiğini anlatıp durdum. Genellikle bu anlatılarım ‘hayır’ oyu kullanacak vatandaşlarımıza karşı oldu. Çoğu zaman provokatörlüklerle karşı karşıya kalsam da bu aşkımdan hiçbir zaman vazgeçmedim.
Şimdi ise ‘hayır’ oyu kullanacak ve ‘kararsız’ kalan vatandaşlarımıza sadece şunları söylemek istiyorum; Öncelikle; Gazi M. Kemal ile başlayan, Türkiye’nin tam bağımsızlık mücadelesi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile devam etmekte.
‘Evet’ veya ‘Hayır’ verecek vatandaşlarımız bu cennet vatanın birer evladıdır. Türkiye’mize yönelmiş bu hayasızca saldırılar ki bunlar; Türkiye’nin çıkarını zerre düşünmeyecek ülkelerin, liderlerin , Türkiye’nin iyiliği ve geleceği için ‘hayır’ oyunun kullanılması gerektiğini her arenada dile getirmeleri ve bunun için hayasızca Türkiye’ye saldırmaları.. Eğer bu saldırıları görmeyen kör değilse açık ve net Türkiye’nin düşmanları ile aynı safta olanlardır.
Kimseyle kan davamız yok, kimseye nefretimiz yok. Mazlumun, mültecinin sığınacak Türkiye’si vardı, bizimse sığınacak başka yurdumuz yok. Türkiye’nin imajı neden bozuldu? Çünkü egemen güçlerin operasyonlarına ses yükselten onlara asıllarını hatırlatan bir Türkiye var.
Neden peki Türkiye’nin sesi yükseliyor sadece? İran’a bakıyoruz mezhep saçmalığı yüzünden Müslüman kanı dökmekten zevk alıyor. Arap diktatörler satılmış birer maşa, diğer İslam ülkeleri zayıf ve güçsüz. Kalmadı bu zulme bir dur diyecek ülke.
Bu zulme dur diyen sadece Erdoğan değil ki ‘hayır’cı kardeşim; İsrail’e terörist diyen Ecevit var, Halep’e kayıtsız kalamayız diyen Baykal var. Kerkük halkına yanan Bahçeli var. Erbakan, Türkeş, Özal, Demirel az çok hepsi fırsatını bulduğunda zulme karşı ses yükseltti. Bu ses yükseltme bu ülkenin hamurunda var ‘hayır’cı kardeşim. Sayın Erdoğan tüm bu isimlerin mirasını taşıyor. Tabandan gelen zulme karşı direnmeyi sembolize ediyor.
Amacım burada size siyaset yapmak değil, bu devletin, milletin ve bizlerin onuruna hayâsızca saldırıyorlar ‘Hayır’cı kardeşim. Tek sebep de Türkiye’nin boyun eğmemesi. 16 Nisan referandumunda İster ‘Evet’, ister ‘Hayır’ oyu kullanın. Ama devlet, millet ve bizlerin onuruna kahpece saldıran işgal güçlerine asla sessiz kalmayın. İşgal güçleri, Türkiye’nin kendi demokratik siyasi rekabeti içerisinde karar vermesi gereken konuyu Türkiye’nin meselesi olmaktan çıkarmaya çalışıyor.
Gelmeyin bu oyuna ‘hayır’cı kardeşim. Şunu düşün ‘hayır’cı kardeşim, Alman Bild dergisinin kapağındaki Atatürk göndermesi, Avrupa’da Avrupalı yöneticilerin eşlik ettiği terör örgütlerine ait ‘hayır’ kampanyalarıdır. Sen bu oyuna Gezi Direnişinde geldin. Öcalan ile Atatürk’ü aynı safta buluşturdular. Ama sen 15 Temmuz’da ‘Devrim’ yaptın bu ülkede. Tüm zıtlıklarımıza rağmen bir bütün olduk ve Türkiye’mizi hain işgal güçlerine karşı koruduk. Bu sefer ciddiydi ve senin oyuna gelme şansın yoktu. Gelmedin ve işgal güçlerini püskürttün. İkinci bir 15 Temmuz’u, 16 Nisan referandumu ile taçlandırıp ülkenin geleceği için işgal güçleriyle aynı safta olmayacak ve onların ‘hayır’ına karşı sen ‘EVET’ ile cevap vereceksin…