“HAYIR” diyenlerin asıl korkusu

Abone Ol

Bu topraklarda Batılılaşma hareketi başladığından beri, yerli ve İslamî olan her şeye karşı olan, iflah olmaz bir muhalif kitle var. Bu muhalif kitle, bu toprakların değerlerine hep tepeden bakar, bu değerleri sürekli küçümser. Bunlar kimlerdir? Bunlar; ülkesine, insanlarına ve değerlerine yabancılaşmış olan “müzmin muhalifler”dir. Bunlar için Batı’dan gelen her ne varsa kutsaldır. Batı’dan gelen her şey güzeldir. Batı’dan geliyorsa sorgulanamaz. Batı’dan geliyorsa üstündür.

Bu müzmin muhalifler için yerli olan, İslami olan her ne varsa kötüdür. Onlardan uzak durulmalıdır. Onlardan kurtulmak gerekir. Bu değerleri yaşatmaya çalışanlar yobazdır. Ülkenin gelişmesinin önünde en büyük engel bunlardır. Bu değerler ve bu değerleri savunanlar olmasa ülke, çok daha farklı olacaktır. Çağdaş dünyanın bir parçası olmamızı engelleyen bu zihniyettir. Bu zihniyete sahip olanlar, hem ülkemizin geri kalmasına sebep olmakta hem de bizi çağdaş dünyaya rezil etmektedir. İslami değerleri savunan ve buna uygun yaşamaya çalışanlar, bu ülkede ikinci sınıf vatandaştır. Bunlar; ülke yönetimine talip olamazlar, ülke meselelerinde söz sahibi olamazlar, kritik görevlerde bulunamazlar. Peki, ne yapabilirler? Hizmetli olabilirler, kendilerine uygun görülen görevleri yapabilirler.

Şimdi önümüzdeki referandumda karın ağrıları tam da bu noktadır. Referandumda halk “EVET” der ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi geçerse bu milletin değerleriyle problemi olan, bu milletin inançlarına düşman olan, bir Batılı’dan daha çok Batıcı olan içimizdeki gâvurların halkın teveccühünü kazanma şansı kalmamaktadır. Artık bu milletle barışık olmayan, değerleriyle ve inançlarıyla problemi olanların bu topraklarda söz sahibi olamayacağını görüyorlar ve bunun için de referandumda “HAYIR” çıkması için yapabilecekleri her çirkefliği yapıyorlar, yapacaklar. Yoksa halk oylamasına sunulan bu anayasa değişikliği paketinde -ölü doğduğunu düşündüğüm milletvekili yaşını 18’e indiren madde hariç- olumsuz denebilecek bir madde yok.

Bu maddeler geçtiği takdirde sırtını dayadıkları Batı zihniyeti büyük yara alacak. Ülkemizde sakat Batı düşüncesi yerine yerli, bu milletin istek ve beklentilerini dikkate alan bir yönetim olacak. Bu durum ise içimizdeki Batı zihniyetli uşakların işine hiç gelmemektedir. Ancak hizmetli olabilecek kişiler, devlet yönetimine gelecek ve hizmet edilen pozisyonuna yükselecektir. Bir de milletin kendi seçtiği kişiler, onların zihniyetinden farklı olarak milletin efendisi gibi davranmayıp millete hizmet etme yarışına girecekler. Belli odakları değil de milleti memnun etme kaygısı taşıyacaklardır.

En büyük korkuları ise bağımsız olan, kendi kendine yetebilen bir ülke olmamız; oyunlar oynanan, başına çorap örülen bir ülke olmayıp oyun kurucu rolünde bir ülke olacak olmamızdır.

Allah, Ümmet-i Muhammed’in ferasetini artırsın, birlik ve beraberliğini daim etsin. Referandum sonuçlarını da ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile kılsın…