Millet olarak elimize tarihi bir fırsat geçti. Gelin sisteme yönelik açılan bu milli irade imkânını iyi değerlendirelim. Bozuk, işlemeyen, sürekli başımıza bela olan sistemi değiştirme hakkımızı kullanalım.
Görüyorum ki hâlâ tereddüt ediyorsun! Öğretilmiş çaresizlikler, yaşanmış yanlışlıklar, zehirli fitne tohumları kafanı karıştırıyor. Çok haksızda sayılmazsın ancak şu anda yakaladığın fırsat bütün bu birikmişleri bastıracak nitelikte.
Haklısın bu güne kadar önüne böyle tercihler konmadı. Ya seni hep çantada keklik gördüler, ya da sen ne dersen de onlar bildiğini okumaya devam ettiler. Çünkü sen sadece seçersin, seçtiklerini de seni de yönetmek elitlerin, azınlık bürokratik oligarşinin işidir. Sen haddini bileceksin. Sandığa gittin ya, daha ne istiyorsun? Temsilcilerini Ankara’ya gönderdikten sonra biz onlara gerekli ayarları veririz. Anadolu’nun saf çocuklarından Bizans oyunlarına maruz kalmış, tanınmaz hale gelmiş nicelerini gördük. Sen de hafızanı bir yokla, çevrene bak, bana hak vereceksin.
Bu defa durum farklı. Sana başrol öneriyorlar. Senden çaldıkları değerleri sana teslim etmek üzere yeni ve yepyeni bir dönem açılıyor. Eğer sen kazanırsan millet kazanacak. Sen kaybedersen millet, ümmet kaybedecek. Sonra eyvah deme…
Biliyorum yoruldun. Bir türlü kritik süreçler bitmiyor. Haklısın hepimiz işimize bakmak istiyoruz. Ancak düzeni bozulmuş köyde derviş gibi yaşayamazsın. Derviş gibi yaşamak istiyorsan önce bu bozuk düzene bir ayar çekmen lazım. Sistemin her tarafıyla o kadar oynadılar ki adeta Habeş devesine benziyor; her yeri eğri. İstediğin kadar düzelt yamalı bohça anayasasıyla, aralara sıkıştırılmış tuzaklarla sağlam bir iş yapma imkânı yok. Bu elbise bu bünyeye dar geliyor.
Daha önceleri bu ayarları başkaları çekiyordu. Sen onların ceberut kurallarına uymak zorunda kalıyordun. Her ayar çekişte hedef tahtasında sen oluyordun. En ufak bir tavır karşısında mürteci oluyordun, komünist oluyordun, hain oluyordun.
Sanki daha önceki sistem sana büyük lütuflarda bulundu da ondan vazgeçemiyorsun. Sakın seninki celladına âşık olan mahkûm sendromu olmasın. Ben çevremde çok sayıda bu manada tutucu görüyorum. Aman aman bir tatsızlık çıkmasın diyenler çok fazla. Hey gidi kara günler diye nostalji yapanlar aramızda.
Çok eskilere gitmene gerek yok. Yaşın elveriyordur şu doksanlı yıllara bir bak. Ne hükümet sıkıntıları yaşadık. Bürokratik vesayetin dik âlâsını gördük. Post modern darbelere, banka hortumlamalarına şahit olduk. Bu kötü sistemin nimetlerinden istifade edenler çorbacıları dahi fişlediler. Koalisyon hükümetleri deprem paralarıyla memur maaşlarını ödedi.
Eski sistemin devam etmeyeceğini herkes biliyor. Yenisini beğenmeyenlerin önerisi ne? Hiçbir şey olmayacak diye ortalıkta dolaşıyorlar. Hiçbir önerileri yok. Meselenin özünü konuşmak yerine bazen genellemeler yaparak, bazen bir detayı öne çıkararak kafa karıştırmaya sürdürüyorlar. Hani bütün değişimlerin, büyük projelerinin önüne tıkaç olan bu zihniyeti arık senin de tanıyor olman gerekir.
Artık yeni şeyler söylemenin kapısı açılmıştır. 16 Nisan bir bitiş değil başlangıçtır. Daha iyi ve doğruyu aramanın başlangıcı. Gel sende katıl, iyilik arayışımızı sürdürelim. Erdemle… Ahlâkla…