Hayatta da, sanatta da vicdan!

Abone Ol

Sinema da hayatın bir yansıması. Memleketiniz gibidir filmleriniz. Hayatınız gibidir sinemanız. Kimliğiniz gibidir sevdiğiniz filmler.

Film üretim süreçleri de buna dahil…

Hayata geçirdiğiniz proje sizden başka bir şey değildir. Eğer öyle olmamışsa zaten size ait değildir. Anlaşılır.

Sevmediğiniz filmler için de bu geçerli. Sevdikleriniz için de…

Ve alkışladıklarınız…

İstanbul Film Festivali’nde geçtiğimiz hafta izlediğim filmlerden biri bana bu meseleyi hatırlattı. Filmin kendisi ve elbette tepkiler…

Brezilya yapımı olan Marighella, İFF kapsamında gösterildi. Film, Brezilyalı Marksist yazar, politikacı ve gerilla savaşçısı olan Carlos Marighella’nın hayatının bir kesimini ele alıyor.

Dikkatinizi çekerim… Tanımlamalar arasında ‘gerilla’ da var.

Özetle…

Marighella, ülkesinde yaşanan askeri darbeye karşı direnenlerdendir. Ancak direniş genelde sivil inisiyatif şeklinde olurken, Marighella silah kullanılmasından yanadır. Öyle de yapar. Bir ekip kurar. Silah çalarlar ve kullanırlar.

Zulme karşı direnmek!

Ne kadar tanıdık geldi, değil mi?

Marighella 1969’da öldürülene kadar yaklaşık 5 sene silahlı direniş gösteriyor. Aynı tarihlerde Filistin’de başlayan bir silahlı direniş vardır. Dünyaya Filistinliler’in direnişi ‘terörizm’ olarak aktarıldı. Çünkü ‘Big brother’ın hoşuna gitmedi.

Çok uzağa gitmeye gerek yok. Çeçenistan’da da yaşandı. Afganistan’da da… Bize yine birileri ‘terörizm’ dayattı.

Ve son olarak Suriye’de de zulme karşı insanlar silahlı direnişe başladı. Ve onlar da ‘terörist’ oldu.

Oysa Marksist olan Marighella’nın silah kullanması alkışlanacak bir şeydi. Üstelik filmin bir sahnesinde, “Terörizm, evet. Terörizm ise terörizm” diyor, esas oğlan!

İstanbul’un göbeğinde, sinema salonunda, tam da bu film alkışlandı… Normal bir gösterim olmasına, film ekibinden kimse bulunmamasına rağmen alkışlandı.

Neden?

Cevap uzakta değil.

Tercihlerimizde…

Bir soru ile bitireyim…

‘Marksist’ değil de ‘İslamcı’ (tabir hoş olmasa da anlaşılması için…) birilerinin silahlı direnişi anlatan bir film olsaydı alkışlanır mıydı? Yoksa bazı gazetelere manşet mi olurdu?

Cevap net!

Hepimize lazım olan şey adalet ve vicdan!

Hayatta da, sanatta da…