Lübnan Başbakanı Saad El-Hariri’nin birkaç gün önce televizyon konuşmasında istifa ettiğini açıklaması sürpriz oldu.
Daha da ilginci El-Hariri’nin bu açıklamayı ülkesinde değil Riyad’da yapması ve açıklamanın Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin operasyon kanalı El-Arabiya’da yayınlanmasıydı.
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Aoun, El-Hariri’nin istifa gerekçesini Beyrut’a döndüğünde öğreneceklerini söyledi.
Bu arada, Lübnan Adalet Bakanı Selim Cerisati de Aoun’un El-Hariri Beyrut’a dönene kadar herhangi bir adım atmayacağını açıkladı.
Daha önce suikast korkusuyla Paris’e kaçan Saad El-Hariri Lübnan’a döner mi?
Orası henüz belli değil.
Çünkü istifa açıklamasında suikasta maruz kalmaktan korktuğunu ve Lübnan’da şu an babası Refik El-Hariri’ye düzenlenen suikast öncesi gibi bir siyasi atmosfer bulunduğunu öne sürdü.
Saad El-Hariri ayrıca istifa açıklamasında İran’ı ve Hizbullah’ı hedef aldı.
Tahran’ın Arap ülkelerinin iç işlerine karıştığını ve bölgeyi istikrarsızlaştırdığını söyledi.
Oysa kısa süre önce Hizbullah’ın sıkı müttefiki Mişel Aoun’u destekleyerek cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasını sağlayan, Hizbullah üyesi bakanların da olduğu hükümete başkan olmayı kabul eden ve birkaç gün önce Tahran’ın müttefiki Şam’a büyükelçi atanmasını onaylayan Hariri’nin bizzat kendisiydi.
Saad El-Hariri’nin istifasından önce neler yaşandı, kısaca hatırlayalım.
25 Ekim’de ABD Temsilciler Meclisi, Hizbullah’a finansal ve askeri destek veren kişiler ile hükümetleri hedef alan yeni yaptırım paketini oy birliğiyle kabul etti.
26 Ekim’de Suudi Arabistan’ın eski Bağdat Büyükelçisi ve Devlet Bakanı Samir Es-Sebhan, Hizbullah’ı hedef alarak, “Terör milisleri hizbini dizginlemek için onunla siyaset, ekonomi ve medya alanlarında işbirliği yapanları cezalandırmak, Hizbullah’ı içeride ve dışarıda etkisiz hale getirmek ve ona güçlü bir şekilde karşı koymak gerekir” dedi.
26 Ekim’de ABD Temsilciler Meclisi İran’ın balistik füze programı hakkındaki yeni yaptırımları onayladı.
30 Ekim’de Lübnan Başbakanı Saad El-Hariri, Riyad’da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’la bir araya geldi.
31 Ekim’de de Riyad’da Es-Sebhan’la görüştü.
2 Kasım’da Suudi Arabistan, Lübnan Hıristiyanlarının dini lideri Patrik Bişara Er-Rai’yi Riyad’a davet etti.
3 Kasım’da İran Dini Lideri Hamaney’in danışmanı Ali Ekber Velayeti Beyrut’ta Saad El-Hariri’yle sürpriz bir görüşme yaptı.
4 Kasım’da El-Hariri Riyad’ı ikinci kez ziyaret etti ve bu ziyareti sırasında da istifa ettiğini açıkladı.
Genel kanı, Saad El-Hariri’nin Suudi Arabistan’ın baskılarına boyun eğerek istifa ettiği yönünde.
Müstafi Lübnan Başbakanı’nın babası gibi suikasta kurban gitme korkusuna gelince…
Lübnan ordusu ve güvenlik birimleri El-Hariri’ye yönelik herhangi bir suikast girişimi olmadığını açıkladı.
Oğul El-Hariri, Velayeti’yle yaptığı görüşmede İranlı yetkiliden işittiklerini bir suikast tehdidi olarak algılamış olabilir.
Ortada hiçbir tehdit yokken suikasta kurban gitme endişesini Lübnan’dan kaçışına ve istifasına kılıf olarak öne sürmüş de olabilir.
Fakat şu bir gerçek:
Lübnan üzerinde kara bulutlar dolaşıyor.
Saad El-Hariri, dün Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed’le görüşmek üzere Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitti.
Lübnan Sünnilerinin temsilcisi olma iddiasındaki Hariri ailesinin ABD ve İsrail’le birlikte bölgeyi yeniden dizayn hevesine kapılan MBS-MBZ ikilisinin eksenine – gönüllü ya da gönülsüz – eklemlendiğini söyleyebiliriz…