İsrail’in Gazze Şeridi’ne açtığı savaşı sona erdirmek amacıyla hazırlanan üç aşamalı ateşkes ve esir takası önerisi Hamas tarafından incelendikten sonra birtakım mülahazalar ve eklemelerle kabul edildi.
Öneriye olumlu yaklaştıklarını ifade eden Hamas, olası bir anlaşmanın eksiksiz uygulanması için Türkiye, Mısır, Katar ve Birleşmiş Milletler (BM) ve Rusya’nın garantör olmasını istedi.
İsrail’in anlaşmaya bağlı kalmayacağı yönünde haklı şüpheleri bulunan Hamas’ın garantör olarak görmek istediği ülkeler arasında Türkiye’yi de sayması Ankara’ya duyduğu güvenin bir göstergesi.
Hamas’ın bu açıklaması Türkiye içinde ve dışında birtakım çevrelerin hoşuna gitmedi.
İsrail’in katliamlarını fırsat bilerek Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı karalamaya çalışanlar arasında bazı İslamcı Araplar da var.
Onların asıl öfkeleri; Türkiye’nin Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelerle ilişkilerinin normalleşmesine ve Erdoğan’ın Abdülfettah es-Sisi, Muhammed bin Selman ve Muhammed bin Zayed ile görüşmesine...
Türkiye’nin, bölgenin ve dünyanın koşullarını görmezden geliyor; Erdoğan’ın bir cemaat lideri değil, ülkesinin ve vatandaşlarının çıkarlarını koruması gereken bir devlet başkanı olduğunu unutuyorlar.
Arap halklarının Arap Baharı’ndaki yenilgilerinin ve başarısızlıklarının sorumluluğunu Türkiye’nin üstlenmesini ve gücünün üstünde bir yükün altına girmesini istiyorlar.
Londra ve Doha’daki ofislerinde oturup Erdoğan’ı eleştiren, Türkiye’nin Gazze için yaptıklarını beğenmeyen söz konusu çevrenin bugünlerdeki yıldızı Ahmet Davutoğlu.
O çevreye hitaben yaptığı konuşmada “Savaş için değil, Gazze Şeridi’ne havadan insani yardım atmak için Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan gibi ülkeler koalisyon oluşturmalı” diyen Davutoğlu, Mısır’ın koalisyona dâhil olması hâlinde böyle dolaylı yollara ihtiyaç kalmayacağını ve Refah Kapısı’ndan yeterli miktarda yardım sokulabileceğini bilmiyor mu?
Gönderdiği milletvekillerinin Refah Kapısı’na gitmelerine izin vermeyen Kahire’nin böyle bir koalisyona girmeyeceğini göremiyor mu?
İsrail’in Mavi Marmara gemisine müdahale ettiği gibi Gazze Şeridi hava sahasına girmek isteyen uçakları vurabileceğinin farkında değil mi?
Birtakım İslamcı Araplar Davutoğlu’nun “parlak” fikirlerini dinleyip kendilerini tatmin etmeye devam ededursunlar, Türkiye mevcut koşullarda yapılabileceklerin en iyisini yapmaya çalışıyor.
Türk yetkililerle konuşan Hamas liderleri bunun farkında.
Filistin direnişi sahada işgal güçlerine kök söktürse de masada şartlar -ne yazık ki- lehine değil.
İsrail ve ABD, Gazze’deki Hamas yönetimine son verme konusunda görüş birliği içinde.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, savaştan sonra Hamas’ın Gazze’nin yönetimine ortak olmasını kabul etmeyeceklerini açıkladı.
İsrail medyası da geçenlerde Kahire’den Tel Aviv’e ulaşan bir mektupta Mısır için savaş sonrasındaki başlangıç noktasının, “geliştirilmiş” ya da “yenilenmiş” Filistin yönetiminin Gazze’nin yönetimini Hamas’tan devralması olduğunun vurgulandığına işaret etti.
Gazze Şeridi sakinlerinin ve Hamas’ın şu an ihtiyaç duyacağı en son şey, samimi duygularla ya da rol kapma çabasıyla ve şov yapma amacıyla ortaya atılan uçuk kaçık öneriler olsa gerek.