İsrail’de yeni hükûmeti kurmakla görevlendirilen Binyamin Netanyahu, Mısır eski Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın İsrail’i ziyaretinin 40’ıncı yıldönümü münasebetiyle Kasım 2017’de Knesset’te yaptığı konuşmada “Barış dairesini genişletmenin önündeki engel çevremizdeki ülkelerin liderleri değil, uzun yıllar boyu İsrail’i yanlış ve taraflı bir şekilde gösteren propagandalara maruz kalmış Arap sokağındaki kamuoyudur” demişti.
Netanyahu’nun beş yıl önce sosyal medyada da paylaştığı bu görüşü gerçeğin itirafı niteliğinde ve sebebi de “yanlış ve taraflı propaganda” değil, işgalin bizzat kendisi.
İslam ülkeleri halkları hükûmetlerinin politikaları ne olursa olsun İsrail’i düşman olarak görüyor ve bu durum İsrailli yöneticileri kaygılandırıyor.
Çünkü hükûmetler geçici fakat halklar kalıcı.
Bugün çok iyi anlaştığı diktatör rejimler yarın devrilebilir ve halk iradesini yansıtan hükûmetler göreve gelerek İsrail’in başına bela olabilirler.
İsrail bu kâbusu Arap Baharı sürecinde yaşadı ve o nedenle Mısır halkının özgür iradesini temsil eden seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin askeri darbeyle görevden uzaklaştırılmasına tüm gücüyle destek oldu.
Bölge ülkelerinin attığı normalleşme adımlarına rağmen halklarının İsrail’i hâlâ kabul etmediği Katar’ın ev sahipliği yaptığı FIFA 2022 Dünya Kupası’nda da kendini gösterdi.
Karşılaşmaları takip eden İsrailli muhabirler sokaklarda ve stadyum çevrelerinde röportaj yapacak kimse bulamıyorlar.
Neredeyse hiç kimse İsrail televizyonuna konuşmak istemiyor.
İsrailli bir muhabir çalıştığı televizyon kanalında Katar’da yaşadıklarını anlatarak, taksi şoförünün İsrailli olduklarını anlayınca “Kardeşlerimi öldürdünüz” diyerek kendilerini yarı yolda indirdiğini ve restoranda çekim yaparken güvenlik görevlileri tarafından kovulduklarını söyledi.
Suudi Arabistanlı bir seyircinin İsrail kanalına konuşmayı reddederek muhabire tepki gösterdiğini ve “İsrail diye bir devlet yok. Filistin var. Burası Katar olsa da bizim vatanımız. Sen burada istenmiyorsun” dediğini seyrettik.
Tribünlerde Filistin bayrakları ve “Free Palestine” pankartları dalgalanıyor.
Katar’dan gelen görüntüler, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’le normalleşme anlaşmaları imzalayan İsrail’de hayal kırıklığına yol açmış olmalı.
İsrail’le ilişkilerini perde arkasından perde önüne çıkaran ülkeler de Filistin’in işgalinin kabullenilmesi ve normal karşılanması için yoğun propaganda faaliyetlerinde bulunuyorlar.
BAE ve Bahreyn rejimlerine yakın gazetecilerin İsrail’e gidip “barış” mesajları vermesi ve İsraillilerle kol kola girip “Burada her şey harika ve her yer güllük gülistanlık” mealinde şeyler söylemesi, Arap halklarına İsrail’i güzel gösterme çabalarının bir parçası.
İsrail ve müttefiklerinin bugüne kadar harcadığı çabaların pek işe yaramadığı ve halkların düşüncesini değiştirmeyi başaramadığı Katar’da net bir şekilde görüldü.
Netanyahu’nun yeni dönemdeki en büyük hedefi BAE ve Bahreyn’in ardından Suudi Arabistan’la da normalleşme anlaşması imzalamak.
Ülkeyi fiilen yöneten Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bu yönde bir adım atsa bile Suudi Arabistan halkının kahir ekseriyetinin İsrail hakkındaki olumsuz düşüncesi değişmeyecek.