Milli Piyango meselesi vardır. Her sene dönümünde hatırlanır, itirazlar aralık ayının son iki haftasında gibi başlar ocak başında biter. Sonra bir dahaki aralık ayına kadar hiç kimse bu konuda konuşmaz.
İtirazlar genelde şöyle kümelenir:
-Fırsatını buldum lafımı çakarım
“Ne anlatıyorsun sen, madem Müslümansınız, hükümetin genelevden vergi alıyor, kumar oynatıyor, onu düzelt önce.”
Bu profilin haramla mücadele etme, ıslah etme ve hep birlikte iyiye doğru gitme gibi bir derdi yoktur. Meselesi hükümete laf çakmaktır, kumara karşı değildir. Meselesi, kumar üzerinden siyasi laf sokabilme fırsatıdır ve bunu sonuna kadar kullanır. Bu profilin bir de “İslamcı” versiyonu vardır. Eskiden “Bu devletin cuması kılınmaz” diye vakıf, dernek bodrumlarında kendi cuma namazlarını falan kılardı bunlar. Şimdilerde danışmanlık, müdürlük, vekillik peşinde koşuyorlar. Cumasını kılmadıkları devlete memur oluyor yani. Ne yaman çelişki ama! Bunlar da çok takıktır bu meseleye, fırsat bilirler.
-Samimi olarak kumardan rahatsız olanlar
Samimi Müslümanlar vardır. Kumar oynamazlar, faiz ödemez, faiz almazlar. Kredi kartı kullanmazlar. Rüşvet vermezler, rüşvet almazlar. Hele hele rüşveti, faizi “mecburiyet” kılıfıyla tevil hiç etmezler. Devletin kumar oynatmasından, medyanın bir haramı bu kadar normalleştirmesinden, hatta teşvik etmesinden, oradan toplanan paraların vergi havuzuna karışmasından, o parayla yapılan cami, okul, hastane, yol gibi hizmetlerden korunamamaktan çok rahatsız olurlar.
Birinci profil, yok kabul edilmesi hatta abartırsa taşla sopayla kovalanması gereken şımarık sünepeler. Ne diyorlarsa desinler, bütün söyledikleri zırvadan öteye geçemez. Öte yandan ikinci profil ise, derdi dinlenmesi, ciddiye alınması ve şikayetlerine çare bulunması insanlardır.
Hükümet Milli Piyangoyu kapatabilir mi?
Kapatamaz. Türkiye’de bütün hükümetlerin buna yetkisi vardır ama şu sebeplerden dolayı gücü yoktur.
1) “Ben kumar oynamak istiyorum, benim buna ihtiyacım var” diyen bir kitle var. Ve bu kitle, öyle azınlık falan değil. Hükümet, herkesin hükümeti. Hadi bakalım. Benim talebim başkasının isteğine ters ne olacak şimdi?
“Eroini de isteyen var, silah isteyen de var, madem halk istiyor serbest bırakalım o zaman” diyerek savunma yapılmaz. Kumarın eroinden daha zararlı olduğunun, zararının eroinden daha geniş çaplı olduğunun anlatılması, insanların ikna olması lazım. Eroin de serbestti bir zamanlar. Devletin fabrikası vardı kendi üretip vatandaşlarına satıyordu. İlki 1926 yılında, Japonlarla ortak olarak T.C. Uyuşturucu Maddeler İnhisarı ismiyle kuruluyor. Bugünkü Taksim Divan Oteli’nin yerinde “eroin fabrikası” varmış. Sonra Milli Eroin Fabrikası Eyüp’te, Haliç kenarına kuruluyor ama piyasaya mal yetişmeyince Kuzguncuk’ta ikinci Milli Eroin Fabrikası kuruluyor. Bizim işimiz, bu kumar illetinin eroinden daha tehlikeli olduğunu anlatıp, insanları ikna etmek.
2) Bilet alırken dua eden, nasip ve kısmet ile açıklayan, bunun haram olmadığını zanneden/iddia eden bir kitle var. Hükümet onların da hükümeti.
3) “Devlet, kumarı kendi dairesinde kontrol altında tutmazsa kumar yer altına iner” diyen bir bürokrasi var. Ben böyle düşünmüyorum ama bürokratlar böyle düşünüyor.
4) Bankacılık, sigorta ve şans oyunları temelde uluslararası anlaşmalarla ilgilidir. Bu konularda köklü değişiklikler, Türkiye’nin 1924 yılından beri imzaladığı anlaşmalara muhalif tarafları olur. “Uluslararası anlaşma” Anayasa Mahkemesi’nin bile yetkisini aşan bir şeydir. Şöyle ki; anayasanın 90. maddesinde “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz” diye yazar. Herhangi bir hükümetin imzaladığı bir uluslararası anlaşmanın, yürürlüğe girmesinden sonra “anayasaya aykırılık” gerekçesiyle iptal edilmesi, devletin o anlaşmayla kabul ettiği yükümlülükleri yerine getirememesi demek olur. Böyle bir şey olursa, anlaşmanın niteliğine ve kapsamına göre (aslında ekonomik ve ordu gücünüze göre) değişen yaptırımlarla karşı karşıya kalırsınız.
Peki, ne yapacağız o zaman?
Adım adım gitmek lazım: Hemen kapanmasını talep edersek, bu şimdilik uzak ihtimal. Ama önce sigara ve içkiye yapılan muamelenin yapılmasını talep edebiliriz. Reklamı yasaklansın, sponsorlukları yasaklansın mesela.
Milli Piyango’yu zarar ettireceğiz. Spor Toto, İddaa, at yarışı vs. ne kadar kumar organizasyonu varsa, hepsini iflasa zorlayacağız. Nasıl olacak bu? Müslümanlar örnek olacaklar, tebliğ yapacaklar; âlimler, hocalar, kanaat önderleri, cemaatler insanları uyaracaklar. İnsanlar kumar oynamaya korkacaklar, utanacaklar. Sonunda zarar eden bu şirketlere gerek kalmayacak. Halkın büyük çoğunluğu kumardan rahatsız olmaya başlayacak. Kalplere etki eden organizasyonlar yapılacak. Sonuç ne olur, kimse umursamayacak; çünkü önemli olan, samimi olarak gayet etmek. Ve gayret ederken ölüp, bu dünyadan gidilecek.
Zor değil mi! Ben de şimdi yazarken gözüm korktu. O halde, senede 3 hafta şikâyet edip gürültü yapmaya devam edelim.