Suriye’de rejim unsurları artık iyice gemi azıya aldı ve doğrudan askerlerimizi, TSK’yı hedef almaya başladı.
Önce geçen hafta askerlerimiz hedef alındı, sekiz şehit verdik. Karşılığını verip onlarca köpeği itlaf ettik ama henüz tam anlayamamışlar ki ikinci defa aynı şeye cüret ettiler. Bu defa beş Mehmetçiğimiz şehit oldu.
2011’den bugüne Katil Esed’in çetesinin şehit ettiği, katlettiği Müslüman’ın ise haddi hesabı yok. Ailesi, sevdikleri katledilen, kolunu bacağını kaybeden; sakat, aç ve açıkta kalan, evinden barkından sürülen, sürgün hayatı yaşayan milyonlarca insan var.
Arkasına aldığı kâfir işbirlikçisi İran ve kâfir Rusya’yla sürekli Müslümanların üstüne bomba yağdıran, Müslümanlara zulmeden, Müslüman kadınlara işkence ve tecavüz eden Beşşar Esed ve köpekleri şimdiye kadar çoktan itlaf edilmeliydi.
Bu iş bu kadar uzun sürmemeliydi, milyonlarca Müslüman yıllarca bu kadar acıya katlanmak zorunda kalmamalıydı, yüz binlerce masum böyle katledilmemeliydi, milyonlarca insan mülteci durumuna düşürülüp çile çekmemeliydi.
Ancak dünya dengeleri, elimizin yeterince güçlü olmaması, muhalif geçinen içerideki gafillerin sürekli arıza çıkarması, güç dengelerinin aleyhimize olması vb. sebeplerle Suriye’ye bir türlü yeterince müdahil olamadık.
15 Mart 2011’de başlayan Suriye kıyamından sonra yüz binlerce insan hayatını kaybetti, 6 milyondan fazla sivil hayatta kalabilmek için başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı.
4 milyondan fazla Suriyeliyi tek başına Türkiye olarak biz ülkemizde ağırlıyoruz.
Lübnan’da bir milyon, Ürdün’de 700 bin, Irak’ta 300 bin, Mısır’da ise 150 bin civarında Suriyeli mülteci bulunuyor.
Bunlara ek olarak Avrupa’ya ve dünyanın çeşitli yerlerine gitmiş Müslümanlar da var tabii…
7 milyondan fazla sivil ise Suriye içinde yer değiştirmek zorunda bırakıldı, 3 milyondan fazla insan kuşatma altında ve insani şartlardan uzak bir şekilde, öldürülme korkusuyla yaşıyor her gün.
15 binden fazla insan, Esed katillerinin işkencesi sonucunda hayatını kaybetti.
Rejimin bugüne kadar kaç defa kimyasal silah kullandığı ve kaç insanın ölümüne sebep olduğu ise tam olarak bilinmiyor.
Bugüne kadar Şam rejimine hak ettiği ders verilemediği ve alaşağı edilemediği için iyice cüretkâr oldu ve doğrudan Türkiye’yi hedef almaya başladı. Buradan da şu anlaşılıyor ki ne Rusya’ya ne Amerika’ya ne İran’a güvenilir. Bir an önce kendi göbeğimizi kendimiz kesmeli ve tez zamanda geniş çaplı bir operasyona başlamalıyız. Lazkiye’den başlayıp Halep, Rakka’nın kuzeyi, Ayn el-Arab, Hasake, Kamışlı bölgesini komple kontrol altına almalı ve Türkiye topraklarına katmalıyız.
Eğer ki daha kalıcı bir çözüm üretmezsek, iki ileri bir geri mantığıyla hareket edersek daha çok şehit veririz ve uzun yıllar bu kirli savaşın tarafı oluruz.
Bir kez sıkıntı çekelim, bir kez karşı karşıya gelelim ama bu işi sonuna kadar götürelim.
Halep bizi çağırıyor, zaten bizim olan Halep’i Türkiye sınırlarına dâhil etme zamanı çoktan geldi!..
Haydi Bismillah!..