Güzelliklerimizi korumalıyız

Abone Ol

Türkiye’nin dünyanın dört bir yanından turist çekecek çok önemli özellikleri; tarihi, medeniyeti ve doğal güzellikleri var.

Eskiden sadece İstanbul ile Akdeniz ve Ege sahilleri turistlerin rağbet ettikleri yerlerdi.

Fakat son yıllarda ülkemizin birçok yeri turizmden nasibini almaya başladı.

Bazı bölgelerde ise adeta patlama yaşandı.

Örneğin Doğu Karadeniz özellikle Arap ülkelerinden gelen turistler için ciddi anlamda bir cazibe merkezi haline geldi.

Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’nin gezilip görülecek yerlerini, yemek yenecek restoranlarını Arap turistler birçok Türk’ten daha iyi biliyor.

Geçenlerde bir Arap öğrencinin Türk arkadaşına “Akçaabat’a bağlı Yıldızlı beldesinde manzarayı seyrederek köfte yememişsen Trabzon’u ziyaret ettim deme” dediğine şahit oldum.

Uzungöl ve Ayder’i hayatlarında bir kez dahi olsa görmek isteyen Arap sayısı hayli fazla.

Karadeniz sahillerinde ev satın alıp her yıl bir ya da birkaç kez gelen aileler var.

Gelenler ülkelerine döndüklerinde gördükleri doğal güzellikleri arkadaşlarına ve ailelerine anlattıkları için Türkiye’nin kuzeydoğusuna ilgi sürekli artıyor.

Fakat bunun olumlu olduğu kadar olumsuz yönlerinin de bulunduğu unutulmamalı.

Uzungöl’ün doğal güzelliğinin çarpık yapılaşma nedeniyle kirlenmeye başladığı gerçeği inkâr edilemez.

Bölgenin hâlâ çok güzel olmasına aldanıp az da olsa yaşanan değişimi ve tahribatı görmezden gelirsek bir gün o güzellikten tümüyle mahrum kalabiliriz.

Bugün göz ardı edilebilir diye düşünülen tahribat ileride telafisi mümkün olmayan boyutlara ulaşabilir.

Çarpık yapılaşma nedeniyle Ayder’i, Uzungöl’ü ve benzeri güzellikleri kaybedersek hiç kimse ırkçılık yapıp turistleri suçlamasın.

Yeşili yok edip beton yığınına dönüştüren turistler değil.

Ülkemizin doğal güzelliklerinin yok edilmesine engel olma ve gelecek nesillere en iyi şekilde miras bırakma konusunda öncelikli görev hükümete düşüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçenlerde Rize ve Trabzon’un güzelliklerini korumak için çalışacaklarını ifade ederek Ayder’e ve Uzungöl’e dikkat çekti.

“Allah’ın verdiği Ayder bambaşka. Biz Ayder’i kirlettik, rezil ettik” dedi.

Devletin Ayder’e ve Uzungöl’e el atacağı ve şanına yakışır hale getireceği müjdesini verdi.

Cumhurbaşkanımızın bu müjdesi umarım en kısa sürede gerçekleşir.

Uzungöl’ü ziyaret edenler aşırı kalabalıkla birlikte trafik keşmekeşinden şikayetçi.

Kimin nereden gittiği ve nereye park ettiği belli değil.

Bu tür sorunların çözümü zor olmasa gerek.

Rize’ye girdiğinizde Belediye Başkanı Reşat Kasap sizi cep telefonunuza gelen “Yeşilin ve mavinin dünyadaki cenneti, yağmurun çaya dönüştüğü yer Rize’ye hoş geldiniz” mesajıyla karşılıyor.

Rize’nin anlatılmaz bir güzelliği var.

Fakat tepelere çıkan yollar hizmete muhtaç.

Örneğin, Ağaran Şelalesi’ne gitmek için bir yanı uçurum daracık ve oldukça virajlı bir yolda uzun süre araç kullanmanız gerekiyor.

O yolun şelaleden önceki birkaç kilometresi biraz daha genişletilmeli.

Ayrıca devlet Ayder ve Uzungöl’ün yanında Ağaran Şelalesi’ne ve benzeri yerlere de el atmalı.

İyice kirletilmesini ve Cumhurbaşkanı’nın ya da bir başka üst düzey yetkilinin tahribata dikkat çekmesini beklemeye gerek yok.

Ülkemizin en önemli servetlerinden biri olan doğal güzellikleri zamanında ve gereği gibi korumayı artık öğrenmeliyiz…