Ders vermeden konuşmayı
öğreniyorum doğadan,
ders vermeden
ve kendini tamamlanmış görüp de
sadece başkaları için
hisse çıkarmaya kalkmadan,
derenin kumlarla, çakıllarla,
yağmurun çimenle, çiçekle,
– hüznü de, neşveyi
bir arada yaşayan –
sevdalı gönüllerle
inceden konuşması gibi,
rüzgârın, geçip giden çağların,
kavimlerin sesiyle
yolun taşıyla toprağıyla,
yolcunun yüreğiyle
doğaçtan konuşması gibi…
ve kiraz ağacının
elini ağzına tutaraktan
alçak sesle konuşması gibi
utangaç badem ağacıyla,
badem ağacının da
ağzıyla, diliyle değil,
gamzeleri ve kirpikleriyle
kiraz ağacına, sus! demesi gibi, sus
ve dinle bak, dinle bak,
bir melek ötekine,
insanın işlerinden bahsediyor,
insanın aşklarından,
kafasındaki sorulardan,
yüreğindeki yaralardan…
‘Yüreğe Yapılan Dövme’ Kitabı