FETÖ/PDY’ye karşı yürütülen soruşturma ve operasyonlar hakkında bilgi veren Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Güre, ” Bizim darbeye direndiğimiz saatlerde, Diyarbakır’da bir darbe evi varmış. O evde Diyarbakır’ın FETÖ imamları toplanmış, kendilerine bağlı askeri unsurlara talimatlar vermek için görüşmeler yaptıkları tespit edildi. ” dedi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, “Soruşturmalar kapsamında darbe girişimi gecesinde Diyarbakır’da darbe planlamasının yapıldığı evi bulduk.” dedi.
Diyarbakır Adliyesi toplantı salonunda Başsavcı Vekilleri Kurtça Eker ve Alper Tuncer ile basın toplantısı düzenleyen Güre, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) ve diğer terör örgütleri hakkında son bir yıl içerisinde yürütülen soruşturma ve davalar hakkında bilgi verdi.
Güre, Diyarbakır’da göreve başladığı ilk günde 24 saati doldurmadan darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldıklarını ve soruşturmaları başlattıklarını söyledi.
İşgalciler için gözaltı talimatı verdiler
Geçmişte darbeye destek olan bir yargının 15 Temmuz’da bu kara tarihe beyaz bir sayfa açtığını aktaran Güre, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı olarak 14 arkadaşı ile darbe teşebbüsünde bulunanlar hakkında soruşturma başlattıklarını, eyleme iştirak eden herkesin gözaltına alınması yönünde talimatı ilk saatlerde verdiklerini anımsattı.
Üst düzey 300 kişi tespit edildi
Darbe teşebbüsüne destek amaçlı 6 savaş uçağının kaçırılmasının tespiti üzerine hava üssüne operasyon gerçekleştirerek, arama, el koyma ve gözaltı işlemlerine başladıklarını kaydeden Güre, soruşturmalar devam ederken, devletin şefkat elini göstermek için bu terör örgütüne bulaşmış kişilere Etkin Pişmanlık Yasası kapsamında çağrıda bulunduklarını, verilen bilgiler doğrultusunda FETÖ/PDY üst düzey mensubu yaklaşık 300 kişiyi tespit ettiklerini aktardı.
Güre, soruşturmalar kapsamında ağırlıklı olarak mağdur edebiyatı yapıldığını, bu durumun kesinlikle yanlış olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını kaydetti.
Darbe planlamasının evi tespit edildi
Soruşturmalar kapsamında önemli bilgiler tespit edildiğini anlatan Güre, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Soruşturmalar kapsamında darbe girişimi gecesinde Diyarbakır’da darbe planlamasının yapıldığı evi bulduk. Bunlardan önemli bir kısım şüpheliler tespit edilerek işlemler yapıldı. Kimlikleri tespit edilip yakalanamayan kişiler mevcut. Onlara ilişkin soruşturmalar devam ediyor. Bizim darbeye direndiğimiz saatlerde, Diyarbakır’da bir darbe evi varmış. O evde Diyarbakır’ın FETÖ imamları toplanmış, kendilerine bağlı askeri unsurlara talimatlar vermek için görüşmeler yaptıkları tespit edildi. Bu görüşmeler sonucunda emir ve talimat alan önemli oranda şüpheli tespit edildi. Diyarbakır devlet katında ne kadar önemliyse örgüt katında da o kadar önemliymiş. Yürütülen soruşturmalarda bunu anladık. Diyarbakır’da örgütte görev yapan bazı kişilerin daha sonra ulusal anlamda önemli kadrolarda görev yaptıklarını tespit ettik. Bunların hepsi isim isim tespit edilmiş durumdadır. O gece o evde ve temas kurdukları kişi sayısı yaklaşık 30 kişidir. Bu sayı verilen ifadeler ve soruşturmalar kapsamında artabilir.”
O gece yaşadıklarını anlatınca duygulandı
Darbecilerin hazırladığı sözde atama listesinde “Diyarbakır sıkıyönetim komutanı” olarak gösterilen dönemin 7. Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz’ın işgali andıran adliye ziyaretine ve o gece yaşadıklarına ilişkin soru üzerine Güre’nin, duygulu anlar yaşadığı görüldü.
Darbe girişimi gecesinde oğlunun kendisini aradığını aktaran Güre, televizyonu açıp görüntüleri izledikten sonra bunun bir darbe girişimi olduğunu düşündüğünü söyledi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Güre, o gece diğer askeri yetkililerle ilk saatlerde görüşemediklerini sadece Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Musa Çitil ve ardından dönemin Valisi Hüseyin Aksoy ve Emniyet Müdürü Adnan Taşdan ile görüşebildiğini anlattı.
Daha sonra hakkında terör soruşturması kapsamında tutuklanarak dava açılan Korgeneral Yılmaz ile görüştüğünü anımsatan Güre, Yılmaz’ın o gece 7. Kolordu Komutanlığına gitmelerini istediğini, ancak yaptığı görüşmelerde oraya gitmelerinin uygun olmadığı konusunda anlaşarak, kendisini adliyeye davet ettiğini bildirdi.
Bu sırada Ankara’da oluşturulan kriz masası yetkilileri ile görüştüğünü ifade eden Güre, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kriz masası yetkililerine ismi sıkı yönetim listesinde yer alan komutan ile görüşeceğimi söyledim. Dışarıdaki askeri konsepti bilmeden kendisinin gözaltı listesinde olduğunu söyleyerek, hava üssüne gireceğimizi ifade ederek destek istedim. Kendisi havalimanına girmememiz için her türlü bahaneyi uydurdu. Oraya girilmesi halinde sorunların çıkacağı yönünde söz ve söylemlerde bulundu. Biz de ısrarla gireceğimizi ve girmemiz gerektiğini söyledik. Bize tam 5 saat kaybettirdi. Ancak saat 08.00’de girebildik.”
Aynı gece darbeci Semih Terzi’nin hava üssüne girip çıktığını daha sonra tespit ettiklerini aktaran Güre, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Soruşturmayı başlattığımız saatin üzerinden 9 saat geçti. Halbuki daha önce oraya girmemiz gerekirdi. Tüm hava üssünde yer alan kuvvete ilişkin gözaltı talimatımız olmasına rağmen Yılmaz’ın talimatıyla bilgimiz dışından özel kuvvetlerin 7. Kolordu Komutanlığına çekildiğini öğrendik. Talimatlarımızı bilmesine rağmen o özel kuvvetlerin teslimi yerine kendi yetkisi altındaki birime çekmesini daha sonraki delillerle tespit ettik. Zaten başka bir soruşturma kapsamında incelediğimiz görüntülerde adliye binasına ve etrafına teçhizatlı askeri birlikle gelen Yılmaz’ın bize geliş amacının farklı olduğunu anladık.”