Geçen pazartesinden bu yana, 1 haftada neler oldu?
“Neler olmadı ki” diye bir ses duyar gibiyim. Yine birbirinde önemli konular gündemdeki yerini aldı. Analizciler, antitezciler, sentezciler çeşitli mecralarda kıymetli yorumlarıyla kitleleri aydınlattılar (!) Gündem çok çeşitli yani, sizinki nasıl olsun efendim?
Magazin dünyasına konan kelebek
Son 1 haftada magazin dünyasına kelebek kondu mesela. Sen-ben-bizim oğlan toplanmış ahbap-çavuşa heykel dağıtmak için gece düzenlemiş. Heykeli alanlar mikrofonları ellerine alıp bu ödülü bir yerlere ithaf etmiş, kültür-sanatın öneminden, bahsetmişler. Ödül alan, reyting rekorları kıran ve milyonlarca izleyicisi olan başka bir diziye ise söz hakkı verilmemiş. Dizinin yapımcısı da o heykeli kaldırmış yere çalmış. Ayakkabısının yanında da fotoğrafını çekip İnstagram’a koymuş. Böylelikle “Sizin vereceğiniz ödülün pabucum kadar değeri yok” demiş. Aman Allah’ım. Küfürler, hakaretler, kınamalar, laf sokmalar gırla. Epey bir tartışıldı bu “heykelcik”
Dünya’nın sonuna doğmuşuz
Astro-Fizikçi Stephan Hawking Dünya’nın gidişatıyla ilgili “çarpıcı” açıklamalarda bulunmuş. Mealen: “Dünya’nın sonu geliyor, uyandırayım” demiş. Gerçi Hawking’de bu ikâz etme güdüsü “atak” hâline gelmiş durumda. Periyodik aralıklarla çıkıp “Dünya’nın sonu geliyor haa, başka gezegen bulmazsanız işiniz yaş” deyip kayboluyor. Dünya’nın ezeli ve ebedi olduğunu düşünen, bu Dünya’da sonsuza kadar ve hiç ölmeden yaşayacağına inanan kitleler de konuyu gündem etmiş. Acil önlem paketleri açıklanmış yine, böyle böyle yapmazsak atmosferi ve dünyayı daha yaşanabilir hale getirebiliriz demiş bazı bilim adamları. Neymiş onlar? Mesela tasarruflu ampuller kullanılmalıymış. Ve saç spreyi. Evet o da evrenimize çok zararlı imiş ve daha dikkatli kullanılmalıymış. Evinizdeki lambaları tasarruflu ampulle değiştirip saç spreyi kullanmazsanız yırtabilirmişiz!
Twitter’da ‘sosyal medya’ eleştirisi
Yeni sezon bölümleri yayınlanmaya başlayan ve dünyayı kasıp kavuran Black Mirror dizinin bir bölümünde sosyal medya bağımlılığıyla ilgili fütüristik bir distopya konu edinilmiş. İnsanların sosyal medyadaki popülerliğine, takipçi sayısına, aldığı “like”lara göre adam yerine konulduğu ve değerlendirildiği zamanlara doğru gittiğimiz resmedilmiş. Sosyal medyanın hayatımızı esir almaya başladığı gerçeği -sosyal medyada- gündem olmuş, az daha Twitter’daTT oluyormuş.Ne paradoks değil mi!
Dolar 3.5 atıyor!
Öte yandan ABD Doları3.5 atıyor. “4 lira olur mu olmaz mı?” Tartışması hâlâ en sıcak gündem.Toplumumuz “Dolar 4 lira olsa ne yazar olmasa Gönül Yazar, biz neden telaşlanıyoruz ki, bizim paramız mı sanki, Amerika düşünsün” diyenlerle; “Olmaz efendim, olmaz. İthalat-ihracat sarsılır, şirketler batar, ekonomimiz ciddi zarar görür hatta devalüasyon olur” diyenler olarak ikiye bölünmüş durumda. Nasreddin Hoca’nın yaklaşımı ise, “Aman evladım, F serisi 1 dolar taşıyanlar benden uzak olsun da, ne olursa olsun.” modunda. ‘ABD Doları Amerika’nın para birimi ama tüm dünyanın derdi’ olmayı sürdürüyor yani.
İşte böyle;
1 haftada özetle bunlar oldu.
Peki ne olmadı?
“Esed/Hamaney rejiminin sistematik saldırıları ve Rus bombardımanı nedeniyle Suriye’deki son hastane de yerle bir oldu.”
Ama kimsenin umurunda olmadı!