Haftanın ilk gününün ilk saatlerinde 10 tane ilimizi etkileyen ve yaklaşık 14 milyonluk vatandaşımızın direkt etkilendiği bir depremle karşı karşıyayız.
Bölgede yaşayan 14 milyon vatandaşımızın direkt etkilenmesinin yanında her bir şehrimizde ve ülkemizin tamamında derin bir acı yaşıyoruz.
Bir anlamda sözün bittiği, insan hayatının bir anda nasıl değiştiğinin ve hayatın anlamının çok daha derin olması gerekliliğinin hatırlanması gerektiği bir noktadayız.
Hayata daha bir üst perdeden bakabilmenin dünya hayatındaki vazgeçilmezlerin bizi nasıl insanlığımızdan ettiğinin ortaya çıktığı bir andayız.
Nefsimizle baş edememenin bizi getirdiği yeri daha açık ve berrak görebildiğimiz bir zaman dilimindeyiz belki de.
İnsanca yaşamanın ve insanca yaşatmanın ne kadar önemli olduğunun bilincine varabildiğimiz bir yerdeyiz.
Kişisel hırs ve egoların ne kadar da boş olduğunu anlayabildiğimiz bir zaman periyodundayız.
Tüm bunların hatta daha fazlasının yaşandığı ve hissedildiği bu anlarda aklıselimle hareket etmenin çok ama çok önemli olduğunun farkında olarak hareket alanımızı belirlemek zorundayız.
İşte tam da bu noktada her türlü düşünceyi, her türlü din farkını, her türlü dil farkını ve her türlü mezhep farkını bir kenara bırakarak önümüze bakmalıyız.
Deprem bölgesine ve depremden etkilenen kardeşlerimize gerek maddi gerekse de manevi anlamda sahip çıkmak her anımızla onlarla birlikte olmak durumundayız.
Her anımızla onlarla birlikte olmak nasıl olur diye soranlara şunu söylemek isterim eğer bir kişi bir kişi ile her anında birlikte olmak istiyorsa ona dua etmelidir bilinciyle hareket ettiğimizde zaten bunu sağlamış oluyoruz.
Dua inanan bir insanın Allah ile arasında kurduğu en büyük irtibat noktası olduğu için biz, bizi yaradan Rabbimizden dualarımızla isteklerimizi ister ona yakarırız.
Dua ile sevdiklerimiz için Allah’tan mağfiret, af ve yardım dileriz.
Dualarımızla depremden etkilenen tüm vatandaşlarımızın yanında hem de çok yakınında olabiliriz.
Duanın yanında depremle ilgili her konuda bir ve beraber hareket edilmenin zamanıdır.
Depremin olduğu ilk andan itibaren milletimizin her bir ferdi sağduyuyla son derece büyük bir boyutta yardım seferberliğine girişmiştir.
Böyle büyük felaketlerde en ufak bir imkâna bile ihtiyaç duyulduğunun farkında olarak hareket alanları belirlenmek durumundadır.
Elimizden ne geliyorsa ne kadar imkânımız varsa depremden etkilenen vatandaşlarımızın yanında olmak önce insani sonra da millî bir görevdir aslında.
Diğer taraftan deprem gerçeği ülkemiz için bulunduğumuz coğrafya anlamında her an karşı karşıya kalabileceğimiz bir durumdur.
Bu depremde de gördük ki 50 yıllık bina yıkılmaz iken daha yeni yapılmış binaların yıkılması maalesef bu anlamda insanımızın daha yol alması gereken çok ama çok uzun yolların olduğunu bize göstermiştir.
3-5 kuruş daha fazla kazanabilmek için yönetmeliklere uygun olmayan yapı stoğuyla ülkemizin istediği hızda yol yürümesi maalesef ama maalesef imkânsızdır.
Gereken derslerin alınması ve gereken muhasebelerin yapılması insan hayatı için çok önemlidir.
Umarım bu gerçekleşir.