Güç, insanların içinde farklı duyguları tetikleyen, çoğu zaman kontrol edilmesi güç olan bir etkiye sahiptir.
O sebeple o gücü dengeleyecek unsurların oluşturulması şarttır.
Aksi durumda güç kişinin kendisini zehirlediği gibi, çevresini de tahrip eden bir terminatöre dönüşebilir.
Makam sevgisi, koltuk sevdası, güç isteği, her şeyi kontrol etme güdüsü dizginlenemediği, kontrol altına alınamadığı zaman muhatabını zehirler.
Bilmem kaç defa yenilmiş bir başkanın hâlâ başarısızlıklarını kabullenmemesi ve istifa etmemesi, mevcut durumu idare edemeyen yeteneksiz bir idarecinin bulunduğu yerde kalma ısrarı, ekibini motive edemeyen liyakatsiz bir yöneticinin yönetmeyi sürdürmesi, bütün bunlar bu zehirlenmenin acı tezahürüdür.
Güç zehirlenmesine kapılan kişi koltuğa öylesine bir yapışır, öylesine bir tutunur ki onu oradan alabilene, onu oradan indirebilene aşk olsun.
Kendi çıkarlarından ve gücün getirdiği imtiyazlardan vazgeçmek o kadar zor gelir ki kendisine, bunlardan vazgeçmesi imkânsızlaşır âdeta.
Çoğu defa bu durum, kurumun ilerlemesini ve gelişmesini engeller.
Kurumda bulunan çalışanların motivasyonunu düşürür.
Etrafındaki insanları kontrol etme hırsıyla dolu olan, insanların verimini artırmak yerine moral bozmada uzmanlaşmış bu kişiler, başkalarının potansiyelini kullanmaya, farklı fikirlere ve perspektiflere değer vermeye ve ekip çalışmasına gerekli önemi veremez.
Tek odaklandığı şey, hasbelkader elde edilen makam, mevki ve statüyü korumaya çalışmaktır.
Güç zehirlenmesi, insanların içindeki kötücül güdüyü açığa çıkarır ve olumsuzluklara ve aksamalara neden olur.
Bir liderin veya yöneticinin, verimlilik ve etkinlik yerine kendi gücüne odaklanması, kendi gücünü kaim kılma gayreti, kurumun sürdürülebilir gelişmesini tehlikeye atar.
Ayrıca, bu durum çalışanların motivasyonunu ve bağlılığını azaltır, yetenekli bireylerin ayrılmasına ve olumsuz bir çalışma ortamının oluşmasına yol açar.
Güç doğru ve etik bir şekilde kullanılmadığı, gücü ellerinde tutanları dengeleyici unsurlar oluşturulmadığı müddetçe sıkıntılar artarak büyür.
Gerçek başarı gücü elde tutmak değil, ekip ruhu oluşturmakla sağlanır.
Güç zehirlenmesinin önlenmesi ve yönetilmesi, bir liderin veya yöneticinin öz eleştiri yapabilme yeteneğiyle yakından ilişkilidir.
Kendini sürekli olarak gözden geçiren ve eleştiren bir lider, gücün getirdiği tuzaklara düşmeden, objektif bir perspektifle kurumun ihtiyaçlarına odaklanabilir.
Açık iletişim, işbirliği ve adalet ilkelerinin benimsenmesi, güç zehirlenmesinin etkilerini azaltmada önemli bir rol oynar.
Bunlar yapılmadığında en ufağından en büyüğüne kadar tüm kurum, kuruluş ve yapılar bedel ödediği gibi, içerisinde bulundukları toplumlara da bedel ödetirler.