Yemen’in başkenti Sana’da Husilerin kontrolündeki gözaltı merkezinde 7 Mart’ta çıkan yangında Etiyopyalı onlarca göçmen hayatını kaybetti ve çok sayıda kişi de yaralandı.
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, başkent Sana’daki yangında hayatını kaybeden göçmenler için Etiyopyalı mevkidaşı Abiy Ahmed Ali’ye taziye telgrafı göndererek hükümeti ve halkı adına üzüntülerini ifade etti.
Yangın sonrası amatörce kaydedilen ve sosyal medyada yayınlanan korkunç görüntülerde küçücük bir odaya üst üste yığılmış ve kömürleşmiş cesetler yer alıyordu.
Yangından sağ kurtulan Etiyopyalı göçmenler ve kurbanların yakınları yangının kaza olmadığı görüşünde.
Husilerin kendi saflarında savaşmayı reddeden göçmenleri cezalandırmak için gözaltı merkezini yaktığı iddia ediliyor.
Yangında kaç kişinin öldüğüne dair verilen rakamlar net değil.
Yaklaşık 50 göçmenin hayatını kaybettiğini söyleyen de var, toplam ölü ve yaralı sayısıyla ilgili 450-500 gibi korkunç rakamları telaffuz eden de.
Husilerin uyguladığı sansür sebebiyle olay hakkında ne yazık ki sağlıklı bilgi alınamıyor.
Bir diğer iddia da Husilerin yangın sonrası delilleri kararttığı ve kurban sayısıyla ilgili gerçek rakamın ortaya çıkmaması için cesetlerin çoğunu gizlice gömdüğü yönünde.
İran destekli Husilerin gözaltında tuttuğu göçmenleri cepheye giderek savaşmaya zorladığı sır değil.
Etiyopyalı göçmenlerden savaş sırasında hayatını kaybeden olursa Husiler tarafından adıyla ve fotoğrafıyla “şehit olduğu” ilan ediliyor.
Husilerin ayrıca çok küçük yaştaki çocukları da ellerine silah vererek cepheye gönderdiği biliniyor.
Çatışmalar sırasında hükümet güçlerine esir düşen çocuk savaşçılardan bir grup geçen gün serbest bırakıldı.
İnsan hakları örgütleri onlarca Etiyopyalı göçmenin yanarak can vermesinden Husileri sorumlu tutuyor ve savaş suçu kapsamına giren vahşetin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmaları için uluslararası soruşturma talep ediyor.
Ne yazık ki bu talebin gerçeğe dönüşmesi ihtimali oldukça zayıf. Husiler de tıpkı PKK terör örgütü gibi Batı ülkeleri tarafından korunup kollanıyor.
Çocukları ve göçmenleri silahlandırıp savaşmaları için cepheye göndermeleri, sağlık merkezlerini silah depolarına dönüştürmeleri görmezden geliniyor.
Daha geçenlerde Avrupa Birliği fonlarıyla Husi kadınlara ve genç kızlara propaganda eğitimi verildiği ortaya çıktı.
Dünya medyasında doğru dürüst haberi dahi yapılmayan onlarca göçmenin hayatını kaybettiği olay da maalesef kısa sürede unutulur gider.
ABD’nin Yemen Özel Temsilcisi Timothy Lenderking, ateşkes için Husilere bir plan sunduklarını açıklamıştı.
“Ülkeyi daha tehlikeli bir aşamaya sokmaya yönelik komplo” olduğunu öne sürerek planı reddeden Husilerin ateşkese ve silah zoruyla ellerinde tuttukları iktidarı paylaşmaya niyetleri yok.
Amerikalıların Husilerle Umman’da bir araya gelerek yaptıkları görüşmeler Washington ve İran arasındaki pazarlıkların bir parçası. Masada elini güçlendirmek isteyen Tahran, Arap coğrafyasında faaliyet gösteren kendisine bağlı proxy örgütler aracılığıyla gerginliği tırmandırıyor.
İki ülkenin kirli planlarının ve pazarlıklarının bedelini Yemen halkı, küçücük çocuklar ve Afrikalı gariban göçmenler ödüyor.