22 Şubat’ta John Kerry ‘Düşmanlıkların sona erdirilmesi’ mutabakatına ulaşıldığını açıkladı. ‘Düşmanlıkların sona erdirilmesi’ çatışmasızlık anlaşması, DAEŞ ve Nusra’yı kapsamıyor. Şimdi bu anlaşmaya daha detaylı göz atalım. İlk olarak, DAEŞ’e karşı etkili savaştığı bahanesiyle, PYD/YPG, terör örgütü olarak kabul edilmiyor ve ateşkese taraf kabul ediliyor, ama DAEŞ’e karşı en etkili mücadeleyi veren Nusra Cephesi terör örgütü kabul ediliyor ve ateşkese taraf kabul edilmiyor. Oysa, Ankara’nın ortasında bomba yüklü araç patlatarak 29 vatandaşımızı şehit eden PYD/YPG kesinlikle ateşkesin dışında tutulmalıydı. Bir örgütün terör örgütü olarak kabul edilmesi için daha nasıl vahşette bir eylem yapması bekleniyor? Ayrıca, Rusya’nın, Türkmenleri, bunlar Nusra Cephesi mensupları diyerek vurmayacağının bir garantisi var mı? Nitekim sahadan aldığım son haberlere göre, Türkmenler, ateşkesten sonra da şehit ve yaralı vermeye devam ediyorlar. Sıkışınca, Pentagon, ‘Biz Mare’deki Afrin Kürtleri’ni desteklemiyoruz. Fırat’ın doğusunda YPG’nin IŞİD’le mücadelesini destekliyoruz’ diyor. Afrin’deki yönetimle, Kobane ve Kamışlı’dakinin farkı var mı? Bloomberg’de 23 Şubat’ta Rogin ve Lake imzalı bir yazı çıktı: Afrin’de PYD, Rusya’nın hava saldırılarının yardımıyla, CIA destekli ılımlı muhalefeti vuruyor. ABD’de bazı çevrelerde, PYD’nin ikili oynadığı ve Rusya’ya yanaştığı izlenimi mevcut. ABD, PYD’nin Rusya’nın değil kendi güdümünde kalmasını istiyor. ABD, bu bağlamda PYD’ye mühimmat desteğini arttırdı ve ABD Özel Harekat Komutanlığına bağlı olan küresel terörizm ile mücadele amacıyla kurulmuş Özel Operasyonlar Komuta Merkezi’nin 50 üst düzey askeri uzmanı, PYD’ye IŞİD ile mücadelede askeri danışmanlık hizmeti veriyor.
‘Düşmanlıkların sona erdirilmesi’ anlaşması ile ilgili bir önemli husus da şu: Rus hava saldırıları sonucu Türkiye yanlısı grupların gittikçe erimeye ve çözülmeye başladığı, Suriye Türkmenlerinin neredeyse yok olma noktasına geldiği bir noktada ateşkes çağrısı yapılıyor. Acaba ateşkes için Türkmen varlığının tamamen yok olma noktasına mı gelmesi bekleniyordu? Bu nokta ateşkes için Türkiye açısından durulması gereken en iyi nokta mı? Tabii ki değil. PKK, Kamışlı ve Kobani kantonunu birleştirmişken, Afrin’deki kantona rejim koridoru oluşturulmuşken Türkiye’de güvendeyiz demek mümkün olabilir mi? Arada kalmış bir tek Azez ve Cerablus arasındaki DAEŞ’e ait alan. Ateşkes, DAEŞ’i kapsamadığına göre, bir oldu bittiyle buranın Rusya veya rejim tarafından DAEŞ’ten alınıp, PYD’nin eline geçmeyeceği ne malum? Evet bu senaryo bugün olmasa bile çok yakında belki 5 belki 10 yıl sonra gerçekleşecektir. İşte o noktada Türkiye’yi çok sıkıntılı günler bekleyecek. Buna mahal vermemek için sadece Afrin’e değil, Kobane, Tel Abyad ve Kamışlı’ya topçu ateşimiz sürmelidir. Ayrıca muhalifler, bir Türkmen devleti kuruncaya kadar savaşmaya devam etmeli. Muhakkak surette, muhaliflere uçaksavarlar tedarik edilmeli. Ateşkes ancak sınırlarımızda Türkiye için en doğru koşullar ve komşular oluştuğunda imzalanabilir.