FETÖ’cülerin mahkeme süreci başladıkça daha da kızıyor insan bunlara. Şu ana kadar yargılananlar arasında bir iki kişi hariç suçu kabul eden yok. Olmadığı gibi birçoğu saf numarası yapıyor, kimisi inkâr ediyor, kimisi öyle emir aldım diyor, kimisi dini bilgiler için gittim, diyor.
Neden Bank Asya deyince hesap işletim ücreti almıyor diye bizi işleten mi ararsın, sendikanın parasını Devlet yatırıyor diyeni mi… Himmet parası deyince borç verdim, borç aldım diyeni mi, kurban için, hayır için verdim diyeni mi, ABD’ye gittim ama sor bana bakalım niye gittim diyeni mi?
Yani öyle cevaplar var ki güler misin, ağlar mısın misali. 17-25 Aralık 2013’ten 15 Temmuz’a kadar ülkenin Cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları, siyasetçileri, işadamları ve bilumum Ak Parti’ye yakın camialara karşı sanal âlemde, internet medyasında, gazetelerde, siyaset mecralarında, sokaklarda, yurt içi ve yurt dışındaki milyonlarca yalan sanal hesaplarla, her türlü iğrenç kampanya ve tezgahı yaptılar. Üstüne üstlük 15 Temmuz’da 250 insanımızı katledip, binlerce insanın üzerine kurşun bomba yağdırdılar. Ama hiç bundan bahseden, üstüne alan hatta alınan yok. Bir de bize halüsinasyon görmüş muamelesi yapıp aklımızla oynuyorlar.
Cani FETÖ ve avenesi hâlâ darbeyi üstlenmiyor ve bu darbenin Erdoğan’ın tezgahı olduğunu söylüyorlar. Tankları halkın üzerine sürenler, uçaklardan bomba yağdıranlar, halka kurşun sıkanlar ise emir komuta zincir deyip ya üstlerine ya da öldürülen komutanlarına suç atıyorlar.
Dedim ya bizim aklımızla oynamaya çalışıyorlar. Sanki hiç bir şey yaşanmamış da Devlet yalandan kendisine muhalif olanları tasfiye ediyor deyip kamuoyu oluşturmaya çalışmaya devam ediyorlar. Dış devletlerin kendilerine iltifatını da haklılıklarına gerekçe gösterip aklı sıra biz mağduruz, masumuz demeye getiriyorlar.
Darbelerini mutlak başarı olarak kurguladıklarından olsa gerek en üstünden en altına kadar darbe sonrası makamları bile üleştikleri belgeleriyle sabitken giydikleri takım elbise kravat üzerinden iyi hal indirimi bekliyorlar. Hatta terör örgütü başına bela okumak, hakaret etmek sıradan bir durum oldu bunlar tarafından.
Daha önce de ifade ettim bu hainlerin üretemeyeceği hiç bir fitne, yalan, iftira kötülük yok. Referandumda da aktif olarak sahada olduklarını görüyoruz ama bu sefer eski seçimlerden farklı. Önceden muhaliflerle işbirliği yapıp alenen her türlü yolu mubah görüp savaşıyorlardı. Şimdi ise durum farklı. Mağduruz, masumuz, hiç suçumuz yok deyip toplumun vicdanına oynamaya çalışıp ‘Hayır’cılardan medet umuyorlar.
Çünkü tek kurtuluşları Erdoğan’ın kaybetmesi. 16 Nisan onların son kozları. Ancak acı olan şudur ki; bu alçak ve hainlerin mağdur ve masum rolüne soyunmaları inandırıcı olmaktan uzak olması, gerçekten mağdur ve masum insanların seslerini duyurmasına mani oluyor. Ama inanıyorum ki gerçek mağdur ve mazlumlar için bu yaşadıkları acı günler geride kalacak, günahlarına kefaret olacak ve hak yerini bulacaktır…