Toplumsal yapı için ‘değişim’ değişmez bir gerçek!
Peki, toplum ne yönde değişiyor? Bu sorunun cevabını siyasetçiler ve özellikle sivil toplum alanında çalışanlar pek merak ederler.
Değişimin ipuçlarını yakalamak adına bazen toplumsal araştırma sonuçlarına bakarız. Yayınlanan son gençlik araştırması bu açıdan çok dikkat çekti.
Argetus araştırma şirketi Sultangazi Belediyesi’nin düzenlediği Uluslararası Gençlik Sempozyumu’nda bu araştırmayı kamuoyu ile paylaştı. Araştırma İstanbul’da yapılmış ve gençliğin eğilimlerini anlamak bakımından detay başlıkları içeriyor. Sizin için öne çıkan rakamları özetleyeceğim.
Rapora göre; gençlerde kitap okuma oranı yükselirken televizyon izleme oranı düşüyor. İnternet kullanımı günlük ortalama dört saat. “İnternet kullanmıyorum” diyen genç oranı %0,2 yani yok denecek kadar az. Gençler internette ne yapıyor? Diye merak ediyorsanız, %82 sosyal medya kullanımı ortaya çıkıyor. Gençlerin en çok kullandıkları siteler Facebook-Instagram ve YouTube. Gençler %68 oranında spor yaptığını söylüyor. Siyasal katılım çok düşük: %9 . Gençlerin gönüllülük faaliyetlerine ilgisi de çok zayıf. %93 oranında gencimiz herhangi bir sivil toplum kurumuna üye olmadığını söylüyor. Gençlerde sigara kullanımı %46 ve bu oran erkeklerde daha yüksek. Gençler bu araştırmaya göre %60 oranında alkol kullanmıyor. %4 her gün kullanıyor. Bu oran ise “Yüzde dörtlük kesim bağımlı mı?” sorusunu akla getiriyor. Uyuşturucu kullanım oranı %1,1 olarak verilmiş. Uyuşturucu kullanımının itirafı zor olduğundan direkt sorulduğunda doğru cevaplara ulaşmak zor. O nedenle bu alanın muamma olmaktan çıkması adına daha kapsamlı araştırmalara ihtiyacımız var. Araştırma sonuçlarına baktığımızda son dönemde yaşanan ‘Deizm’ tartışmalarının da oldukça abartıldığını görüyoruz. Gençliğin inanç boyutundaki eğilimleri şöyle: % 4,3 kendisini Deist-Agnostik veya Ateist olarak tanımlıyor. İnançlı gençlik yüzdesi ise %90’ı aşıyor.
Araştırma raporu bize çok şey söylüyor. Özellikle teknolojik gelişmelerin toplumsal olarak bizi başka bir aşamaya taşıdığını söyleyebiliriz. Gençlerin günlük olarak dört saat zaman geçirdiği sosyal medya mecrasına dikkat kesilmeliyiz. Sosyal medya ki; tekinsiz ve sınırsız. Sosyal medya ki iktidarları devirebilen işleviyle siyasetçileri, medyayı farklılaştıran özelliği ile medyanın kurumsal ayağını, bireysel yaşama yansımaları bakımından aileleri ilgilendiriyor.
Süreçleri anlamaya çalışan akademisyenler, doğru politika üretme noktasında dikkat kesilen siyasetçiler, yaşamlarını isabetli konumlandırma bakımından aileler, değişimi gözlemliyor.
Değişimi engellemek mümkün değil ve fakat yönlendirmek ve şekil vermek elimizde… O nedenle siyaset kurumu, akademi, sivil toplum ve toplumun çekirdeği ailelere çok iş düşüyor.