2002, 2007, 2011 ve 2015 genel seçimlerini kazanan AK Parti, “Türkiye’yi yöneten güçlü hükümet” konumunu kazanmıştır. AK Parti’nin Türkiye siyasetindeki “egemen parti” konumu güçlendirmiş olması, çoğunluk hükümeti olmanın ötesinde, her girdiği seçimi kazanan, bundan sonrası seçimleri de kazanarak Türkiye’yi en az 2019, hatta 2023’e kadar yönetecek olan egemen parti konumunu 1 Kasım seçimleriyle pekiştirdi.
1 Kasım seçimlerinden sonra oluşan siyasal iklim ve 64. Hükümet Programı’nın da vurguladığı gibi, Türkiye, Yeni Anayasa yapım sürecine ve 2023 Büyük Türkiye Vizyonuna hızla dönecek. Yeni Anayasa yapımı bugünün ve yakın geleceğin temel gündem maddelerinin başında geliyor. Bir sağdan, bir soldan astık diyen bir cunta başının yazdırdığı ve ülkeye dayattığı mevcut anayasal düzen içinde Yeni Türkiye’nin inşası bataklık içinde gül yetiştirmek gibidir. İnsan hakları ve demokrasi açısından bakarsak, esasında Türkiye Cumhuriyeti’nin “yeni” değil “ilk” anayasasını yapacağız. 1982’de 5 kişilik Milli Güvenlik Konseyi’nin millete dayattığı anayasanın hükmü bitmiştir. Artık Türkiye 5’ten büyük olsun. Hiç şüphe yok ki, Türkiye’nin, yeni, sivil, demokratik, birlikte yaşama kültürünü güçlendirecek ve ekonomik dinamizm ve istikrarı sürdürebilir konuma getirecek bir anayasaya gereksinimi var. Yapılan tüm değişikliklere rağmen, var olan 1982 Anayasası Türkiye’ye dar geliyor. Bu konuda, karar vericiler, sivil toplumun temsilcileri ve gençler geniş bir uzlaşma içinde 2023 vizyonuna uygun yeni anayasa yapım süreci için önemli ve değerlidir.
Gençlerin, 2023’e giderken Yeni Anayasa yapım sürecinde aktif olarak konumlandırılması, yalnızca söylemsel düzeyde kalmamakta, aynı zamanda onların bahse konu tahayyüllerin gerçekleşmesi yönünde etkin bir katılım sergilemeleri ve sorumluluk almalarını da içerir. Nitekim başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım olmak üzere, tüm ilgili üst düzey yöneticiler sıklıkla bu hususu vurgulamakta ve Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılına denk düşen 2023 hedeflerinin yakalanabilmesi için gençlerin aktif katılımının zorunluluk olduğunun altını çizmektedirler…