Geçmişten günümüze eşitlik

Abone Ol

"Ömür dediğin üç gündür; o da bugündür." Can Yücel'in bu sözleri, yaşamın akışını vurgularken aynı zamanda bugünün değerini ve anlamını yakalamamız gerektiğini hatırlatıyor. Kadınların mücadelesi de tam olarak bununla ilgilidir; bugünü en iyi şekilde değerlendirmek ve geleceği daha adil ve eşitlikçi bir şekilde şekillendirmek için birlikte çalışmak…

Kadınların hak mücadelesi, "süfrajetistler" olarak bilinen kadınların öncülüğünde ciddi bir aşama kaydetti ve tarihi bir dönüm noktasına ulaştı. Süfrajetistler, kadınların oy hakkı için uzun ve zorlu bir mücadele verdi. İlk olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde, 26 Ağustos 1920'de ABD Anayasası'nın 19. Değişikliği ile federal hükûmet ve eyaletler, cinsiyete dayalı oy hakkını reddetmeyi yasaklamıştı.

Bugüne baktığımızda ise kadınlar hâlâ çeşitli alanlarda eşitsizliklerle karşılaşıyorlar ve mücadele hâlâ devam ediyor. Dünya genelinde kadınların maaşları, erkeklere göre daha düşük seviyelerde seyrediyor. Özellikle STEM alanında, kadınların maaşları erkeklere kıyasla daha düşük ve kariyer olanakları daha sınırlı.

Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi alanlarda kadınların temsil oranı henüz istenilen düzeyde değil. Bu durum, kadınların potansiyellerinin tam anlamıyla kullanılamadığı anlamına da geliyor. Dolayısıyla eşitlik mücadelesi sadece hakların kazanılmasıyla değil, bu hakların korunması ve güçlendirilmesiyle de aslında devam ediyor.

Evet, "Ömür dediğin üç gündür; o da bugündür." Bu sözler, kadınların ve tüm insanların eşitlik mücadelesini anlamlı bir şekilde özetliyor. Kadınlar için kazanılmış haklarla dolu geçmişimizi hatırlayarak bugünün değerini kavramalı ve geleceği; daha adil, daha eşitlikçi bir merkeze koyarak şekillendirmeliyiz.

Eşitlik mücadelesi, evrensel bir amaç doğrultusunda bir taraftan da birleştiren bir güçtür. Kadınların güçlendirilmesi ve eşit haklara sahip olmaları, toplumların gelişimi için her zaman elzem bir konu olacaktır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için çaba göstermek sadece kadınların değil, tüm insanlığın yararınadır. Her birimizin bu mücadeleye omuz vererek daha adil ve eşit bir dünya inşa etme sorumluluğunun olduğu unutulmamalıdır.