On yıldır abluka altında tutulan Gazze Şeridi’ne liman ve havaalanı, İsrail’in 2014 yazında açtığı savaşı sona erdiren ateşkes anlaşması için yapılan görüşmeler sırasında Filistin tarafının talebi olarak gündeme gelmişti.
Ablukayı ne pahasına olursa olsun sürdürmek isteyen İsrail bu talebi kabul etmedi ve konu daha sonra gündemden düştü.
Gazze Şeridi’ne uygulanan abluka Mısır’da yaşanan askeri darbenin ardından iyice ağırlaştı.
Mısır ordusu, Abdülfettah El Sisi’nin emriyle sınır bölgesindeki tünelleri birer birer yıktı.
Bununla da yetinmeyerek, yerini tespit edemediklerinin kullanılmasını önlemek için sınır bölgesine deniz suyu pompalamaya başladı.
Rafah Kapısı ise yılda sadece birkaç gün açılıp yeniden kapatılıyor.
Kısacası Gazze halkı abluka nedeniyle her gün daha da kötüye giden koşullarda yaşam mücadelesi veriyor.
Gazze Şeridi’ne liman konusu bugünlerde yeniden gündemde.
Bunun bir nedeni Türkiye ile İsrail arasında yürütülen görüşmelerde Ankara’nın Gazze Şeridi’ne insani yardımları ulaştıracağı doğrudan bir hat talebi, diğer bir nedeni de ekonomik durumun kötüye gitmesi nedeniyle Gazze Şeridi’nde meydana gelecek bir patlamanın İsrail’i yeniden savaşa girmeye mecbur bırakabileceği endişesi.
Tel Aviv’deki üst düzey bazı yetkililer liman projesiyle Gazze Şeridi ekonomisinin rahatlatılması gerektiği düşüncesinde.
Özellikle ordunun bu düşünceye sıcak baktığı fakat Netanyahu’nun ve iç istihbarat teşkilatı Şabak’ın karşı çıktığı ifade ediliyor.
Netanyahu, Gazze Şeridi’ne açılacak limanın Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın konumunu zayıflatacağına inanıyor.
Karşı çıkma gerekçesi bu.
Netanyahu’nun aksine İsrail Tarım Bakanı Uri Ariel, ordunun tavsiyesinin dikkate alınması çağrısında bulunarak, konu kabinede gündeme geldiği takdirde öneriye güçlü bir şekilde destek vereceğini söylüyor.
Mısır’ın El Ariş kenti sahillerinde bir liman inşa edilerek gemilerle gelecek malların oradan Gazze Şeridi’ne taşınması, doğrudan Gazze Şeridi sahillerine bir liman inşası veya Gazze açıklarında yüzer bir liman inşa edilmesi gibi çeşitli seçenekler tartışılıyor.
En çok üzerinde durulan ise üçüncü seçenek.
Bu seçeneğe göre gemiler yüklerini Gazze açıklarında inşa edilecek limana boşaltacak.
Gelen tüm mallar orada İsrail tarafından kontrol edildikten sonra Gazze Şeridi’ne gönderilecek.
Ablukanın kaldırılması için yoğun çaba sarfeden Filistinli bağımsız milletvekili Cemal El Hudari, limanın Avrupa ülkeleri veya Türkiye tarafından kontrolünü öneriyor.
Limanın Türkiye tarafından kontrolü önerisinin Tel Aviv’de kabul görmesi neredeyse imkansız.
İsrail ordusu petrol ve doğalgaz yataklarına yakın olsa da böyle bir limanı kontrolü altında tutabileceğine inanıyor.
Tel Aviv’de üzerinde ittifak edilen konu ise limanın mutlaka İsrail’in gözetiminde olması ve Gazze’ye gönderilen malların kontrol edilmesi gerektiği.
İsrailliler, liman yoluyla Gazze Şeridi’ne gönderilecek malların amacına uygun kullanılması gerektiğini söylüyor.
“Amacına uygun” ile kastettikleri, söz konusu malların direniş grupları tarafından askeri amaçlar için kullanılmaması.
Örneğin yıkılan evlerin yeniden inşası için gönderilen çimento ile tünel inşa edileceğinden korkuyorlar.
Gazze Şeridi’ne uygulanan ablukanın kaldırılmasını ve limanı asıl istemeyenler Mısır diktatörü Abdülfettah El Sisi ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas.
Abluka kalkarsa Mısır ordusunun sınıra deniz suyu pompalamasının, tampon bölge inşa etmesinin ve Rafah Kapısı’nı kapalı tutmasının çok fazla anlamı kalmayacak.
Ablukayı İslami Direniş Hareketi “Hamas”a karşı baskı aracı olarak kullanan Abbas da elindeki bu kartı kaybetmek istemiyor.
Liman düşüncesine karşı çıkanların “Abbas’ın konumu zayıflar” demelerinin nedeni de bu.
Yani Gazze’ye liman biraz da İsrail’in Mahmud Abbas’a ve Abdülfettah El Sisi’ye verdiği değere bağlı.