Kuşatma altındaki Gazze’ye yönelik İsrail tehditlerinin dozajı ziyadesiyle artmış durumda. İsrail gazetelerinin büyük bir kısmı, HAMAS ile İsrail arasında patlak verecek şiddetli bir çatışmanın yakın bir zamanda beklendiğini yazıyor.
Gazze’ye yönelik herhangi bir savaş birinci derecede sivil halka yönelmiş demektir. Gazze zaten fazlasıyla sıkıntı içindedir. Bu şeride yönelik saldırılar sürekli topluma hizmet sunan kuruluşlarını hedef almaktadır. Demek oluyor ki, savaşın bedelini genellikle sade Filistinliler ödemektedir. İsrail’in 2008 sonunda gerçekleştirdiği büyük saldırıdan bu yana zaten büyük problemlerle boğuşmakta olan sade Filistinliler…
Ayrıca, Gazze’nin yeni saldırılara karşı direnecek imkânları da bulunmamaktadır. Şu hususu da çok iyi idrak etmeliyiz ki; İsrail hiçbir zaman uluslararası hukukun belirlemiş olduğu savaş kaidelerini tanımamış, sivil insanları ve üretim tesislerini hedef seçmekten bir an bile geri durmamıştır.
İsrail geçmişteki tüm savaşlarında öncelikle sivil hayatı hedef almış; hastaneleri, okulları ve camileri bombalamış, insanların evlerini başlarına yıkmıştır. Bütün bu savaşlar neticesinde evleri yıkılan on binlerce Filistinli darmadağın olmuş, bunların büyük kısmı çadırlarda ve kamplarda yaşamaya mecbur kalmıştır.
Geçmişteki savaşlarından dolayı hiçbir merci İsrail’i sorgulamamış, uluslararası toplum Filistin’de insan haklarının ayaklar altında alenen çiğnenmesi karşısında parmağını bile kıpırdatmamıştır. İsrail her türlü yıkıcı silahı kullanmıştır. Uluslararası hukuka göre yasak olan, uzun süre yanma ve yakma özelliğini koruyan beyaz fosfor bombasını bile Gazze’ye atmaktan çekinmemiştir. İşte bütün bu tecrübelere dayanarak İsrail, hiçbir caydırıcı güçle karşılaşmadan yine yıllardır savaşın bedelini ödemekte olan sivil halkı yeniden hedef alabileceğini düşünmektedir.
Bugün bizim en acil ihtiyacımız; patlak verecek yeni bir savaşa en başından mâni olmaktır. Bu konuda Filistinlilerin umudu, bölgedeki konumu ve gerek bölgesel gerekse küresel siyasetteki ağırlığı sebebiyle Türkiye’dir. Herkes Türkiye’nin savaş fitilini henüz tutuşturulmadan koparmasını, İsrail ile HAMAS arasında patlak vermek üzere olan savaşı olabildiğince uzağa ertelemesini beklemektedir.
Gazze zaten yeterince trajik bir süreç yaşamaktadır. Binlerce yaralı ve hasta ilaç bulamamakta, tedavi için Gazze Kesimi dışına çıkabilmeyi ummaktadır. Zira, abluka sebebiyle Gazze’de hem ekipman hem ilaç hem de imkân kıtlığı yaşanmaktadır. Fakirlik sorunu tam bir felakete dönüşmüş, nüfusun yüzde 80’i yardım almadan yaşayamayacak duruma gelmiştir! Bütün bu perişanlıklara bir de yakıt yokluğu, elektrik kesintisi vb. krizler de eklenmiştir.
Beklenti; Gazze’yi kendi kendiyle başbaşa bırakmamamız yönündedir. Şayet İsrail Gazze’ye karşı yeni bir savaş kararı almış ise büyük bir ihtimalle Mayıs ya da Haziran ayında harekete geçecektir. Dolayısıyla bu savaşı durduracak siyasi adımların ivedilikle atılması gerekmektedir.
En azından Filistinli tarafların birleştirilmesi, göz göre göre yaklaşan savaşı durdurabilecek adımlardan birisi olabilir. Yeni ve ortak bir Filistin Hükümeti kurulması da önemli bir adım olacaktır. Bu adım bir taraftan Filistinli gruplar arasındaki gergin siyasi atmosferi yumuşatacağı gibi öbür taraftan İsrail için Gazze’ye karşı yeni bir saldırıya kalkışma konusunda caydırıcı etki doğuracaktır