İslami Direniş Hareketi (Hamas)’ın Kahire’de yaptığı görüşmelerin ardından Gazze’yi yöneten komiteyi feshetmesi üzerine Rami El-Hamdallah başkanlığındaki hükümet resmi kurumları teslim almak için Gazze’ye gitti.
Pazartesi gününden bu yana Gazze’de bölünmüşlük halinin sona erecek olmasının coşkusu yaşanıyor.
Fakat bunun buruk bir sevinç olduğunu ve birçok sorunun hâlâ cevap beklediğini söyleyebiliriz.
Gazze’deki devir teslim süreci, uzlaşı görüşmelerine arabuluculuk yapan Mısır İstihbaratı’nın gözetiminde yürütülüyor.
Daha önce Erdoğan’ın ve Katar Emiri Temim Bin Hamed Es-Sani’nin posterleriyle, Türkiye ve Katar bayraklarıyla süslenen Gazze sokaklarında bugünlerde Mısır bayraklarını ve Abdülfettah Es-Sisi’nin posterlerini görmek mümkün.
Hamas, gelişmeleri her ne kadar “uzlaşı” olarak adlandırsa da bu söylem pratikte yaşananın bir teslimiyet olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Beyaz bayrak çektiği ve Gazze’nin yönetimini Abbas’a bıraktığı için Hamas’ı suçlamak zor.
Bu adımın İsrail’in ve Mısır’ın ablukasıyla on yılı aşkın bir süredir adeta kapalı cezaevinde çile çeken ve Abbas’ın son birkaç aydır uygulamaya başladığı yaptırımlarla iyice bunalan Gazze halkını bir nebze de olsa rahatlatmak için atıldığını anlamak güç değil.
Fakat asıl soru şu:
“Hamas’ın verdiği tavizler Gazze Şeridi’nin sorunlarını çözmeye ve halkı rahatlatmaya yetecek mi?”
Bu konuda ilk olumsuz işaret Abbas’tan geldi.
Pazartesi akşamı Ramallah’ta Mısırlı darbe yanlısı kadın gazeteci Lemis El-Hadidi’nin programına katılan Abbas, Gazze Şeridi’ne son dönemde uygulanmaya başlanan yaptırımları kaldırmak için acelesi olmadığını söyledi.
Oysa Hamas çevrelerinde ve Gazze Şeridi’nde, Rami El-Hamdallah hükümetinin göreve başlamasıyla birlikte yaptırımların kaldırıldığının ilan edileceği beklentisi yaygındı.
Abbas’ın açıklamaları “Nihayet uzlaşı gerçekleşiyor ve sıkıntılarımız son buluyor” diye sevinen Gazzeliler’in sevinçlerini kursaklarında bıraktı.
Filistin Devlet Başkanı’nın önceki akşam yaptığı açıklamalarda önümüzdeki günlerde yaşanabilecek krizlerin habercisi diyebileceğimiz çok daha kritik ipuçları vardı.
Direniş gruplarının silahıyla ilgili söyledikleri gibi.
“Batı Yaka’da nasıl resmi güvenlik güçlerinin dışında hiç kimsenin silah taşımasına izin vermiyorsak ve taşıyanı gözaltına alıyorsak Gazze Şeridi’nde de aynısını yapacağız” dedi.
Bu arada, Gazze’deki ilk kabine toplantısını gerçekleştiren El-Hamdallah hükümeti, Ramallah tarafından Gazze Şeridi’ne uygulanan yaptırımların kaldırılmasının Kahire’de yapılacak görüşmeler sonrasına ertelendiğini açıkladı.
Hamas’ın Gazze’yi Abbas’a teslim etmesini yanlış bulan ve itirazlarını birkaç gündür sosyal medyada net bir şekilde dile getiren Filistinli yazar İbrahim Hamami’ye bu kararla ilgili düşüncesini sordum.
Şöyle söyledi:
“Abbas, çok kindar bir şahıs. Her türlü yolla karşı tarafı aşağılamaya çalışacak. Karşı taraftakiler maalesef pişmanlıktan başka bir şey elde edemeyecekler.”
Gazze’de yönetimi ve güvenlik birimlerini devralan Abbas’ın adamları, Batı Yaka’daki gibi Gazze Şeridi’nde de direniş taraftarlarını gözaltına almaya başlarsa ne olacak?
İzzeddin El-Kassam Tugayları, Hamas liderlerinin ve üyelerinin gözaltına alınmasına ve işkenceye maruz kalmasına sessiz mi kalacak?
Yoksa Gazze Şeridi, Dahlan’ın adamlarının kovulduğu 2007’deki gibi bir iç çatışmaya yeniden mi sahne olacak?
Şayet öyle olursa bölünmede ilk başa tekrar dönülmüş olmayacak mı?
Hamas’ın bu ve benzeri sorulara cevabının ne olduğunu henüz bilmiyoruz.