“Gazi Erdoğan” demeye alışmalı!

Abone Ol

MİLLETİMİZ için değerler uğrunda yapılan her mücadele “gazâ” ismiyle ad bulur.

Emek dökülen, fikir dökülen, ter dökülen, bütün bir varlık ile can koyulan gazâların komuta edicilerine, mevzi bekleyenlerine ve dolayısıyla vatan uğrunda yara alanlara “gazi” deriz.

Türk tarihinin kolbaşları, İslâm ile şereflenmekle beraber “akıncı gaziler” olarak nam salmış, Horasan’dan Anadolu’ya, Kafkasya’dan Balkanlara bu namla yol almışlardır.

Karahanlı kumandanlarından Selçuklu sipahilerine, atabeylerden beylere değin kullanılan bu şanlı unvan, milletimizce ihtiram gören ecdadımızda daima var olmuştur.

Bir de millet ve devlet adına mücadele edenleri, manevî yönü güçlü payelerle ayrıca onurlandırma yoluna gidilmiştir.

Bu mânâda, resmî çerçevede bir ilk olarak Sultan Alparslan, Malazgirt Zaferi’nden sonra “Gazi” unvanıyla anılır olmuştur.

Nitekim Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde devletin, milletin ve ordunun yanında seferlere iştirak eden ve zafer kazanan devlet adamlarına ve/veya kumandanlara “gazi” unvanı verme geleneği hep devam etmiştir.

Devlet-i Aliyye’nin kurucu başbuğu Ertuğrul Bey, “Ertuğrul Gazi” ismiyle meşhurdur.

Yine Osman Gazi ve Orhan Gazi de böyle, Abdurrahman Gazi de böyledir…

İslâm mülküne muhteşem çağını yaşatan Kanunî Sultan Süleyman da resmî mânâda bu unvan ile anılırken, 1732’de Tebriz’in alınması üzerine Birinci Mahmud’a da “Gazi” denilmiştir.

İmparatorluğun son kudretli Padişahı Sultan İkinci Abdülhamid Han’a 93 Harbi vesilesi ile bu unvan verilirken, kendisi de bizzat tuğrasına ve devrinde basılan paralara kutsal gördüğü unvanını işlettirmiş, hutbelerde anılan isminin başına yazdırmıştır.

Yine Abdulhamid-i Sani Hazretleri’nin Seraskerlik görevini yerine getirmiş Zileli Osman Paşa’nın unvanı da resmen tevdi edilmiş ve meşhur adıyla “Gazi Osman Paşa” diye anılır olmuştur.

Sakarya Muharebesi’nin ardından, 19 Eylül 1921 tarihinde Büyük Meclisimiz tarafından Başkomutan Mustafa Kemal’e “Gazilik” unvanı verilmesi de bu geleneğin bir devamıdır.

Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk, manevî yönü ağır bu unvanını ısrarla kullanmış bir liderdir.

Hatta bu unvan Meclisimize tevdi edilmiş ve hatta “Gaziantep” ile direnişin sembolü olan bir şehrimizin nasıl bir mücadele verdiğine işaret etmiştir.

***

Son birkaç yıldır ülkemizin karşı karşıya kaldığı zorlu süreçte, sadece milletimizin değil, ümmetin bekası uğruna cansiperane mücadele veren Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı ve onunla birlikte yürüyenleri de bu millet unutmayacaktır.

Tam, bütün ve millî bağımsızlık yolunda vatan uğruna yalnız elini değil, tüm varlığını hasreden Sayın Cumhurbaşkanımız, özellikle Davos’taki “One minute” çıkışının ardından karşı mevziin doğrudan hedefi hâline gelmiş, saldırıların bizâtihî muhatabı olmuştur.

Sayın Erdoğan’ın verdiği mücadele, bu mânâda birçok cephe savaşıyla ilerlemiştir.

Öyle ki, 7 Şubat MİT krizi bir cepheyken, Gezi hâdisesi bir cephe, 17/25 Aralık darbe teşebbüsleri ve MİT TIR’larının durdurulması olayı yine başka cephelerdir.

FETÖ, PKK, DAEŞ, DHKP/C ve daha birçok terör grubuna karşı yönetilen mücadelenin başında yine Sayın Erdoğan yerini almıştır.

Uludere ile de Sayın Cumhurbaşkanımız hedef alınmıştır, Rus jeti kriziyle de…

Güven Park saldırısıyla da hedeftedir, Suruç’takiyle de…

Türkiye, Rabbimizin izni, inayeti ve keremiyle zaferle nihayete ermesini ümit ettiğimiz büyük bir gazâ sürecindedir.

15 Temmuz ile görülmüştür ki, bütün bir milletiyle Türkiye gazâdan kaçmamış ve gazi olmuştur.

Bu gazâda milleti temsilen en önde bulunan isim bellidir!

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 15 Temmuz’da milletimiz ile birlikte bağımsızlık mücadelesi veren ve şimdi de Afrin ile uluslararası terör örgütlerine karşı hazırlanan ordumuzun Başkomutanı Cumhurbaşkanımıza “Gazilik” payesi verilmesini değerlendirmelidir.

Cumhurbaşkanımız ve Başkomutanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a bu payenin verilmesi hem bir geleneğin devamı, hem de uluslararası kamuoyunda Türkiye’nin kararlığını gösteren bir nişane olacaktır.

“Gazi Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan…”

Biiznillah, El-Muzaffer daima!