Azgın ayılar dadandı Bağdat’ın Şam’ın bahçelerine… Talan ediyorlar, yakıyorlar, yıkıyorlar… Medeniyetlerin beşiği iki ülkeyi paramparça ettiler. Zulüm ederek insanları tükettiler, yakıp, yıkarak ve çalarak tarihi yok ettiler. Bunların yaptığını ayılar yapmaz ama bir benzetme yapmam gerekiyor. Özür diliyorum ayılardan, bu aşağılık tanımsız hayvanların yaptıklarını yapacak hayvan türü henüz yaratılmadı. Merhametsiz, gaddar, açgözlü, vahşi yaratıklar…
Suriye’de yaşananlar insanlığın yüreğini dağlamaya devam ediyor. Yüz binler ölü, milyonlar sürgün, çaresizlik diz boyu diyeceğim ama diz boyu hafif kalır çaresizlik gırtlakta düğüm düğüm. Masumlar, mazlumlar, garipler… Ve daha niceleri…
Ayılar piyonlarını cepheye sürüyorlar. Hangi piyon işlerine geliyorsa onu besliyorlar işleri bitince onun defterini dürüyorlar diğer piyonu devreye sokuyorlar. Bir zamanlar El Kaide piyonu vardı; beslediler büyüttüler, kullandılar yok ettiler. Yalanlarını ispatlamak için senaryo yazarak film çevirdiler. Film için bir sürü yalan uydurdular. Canlı yayınlarla şov yaptılar. El kaide lideri Usame Bin Ladin öldürülmesi filminde hiçbir belge göstermediler. Tıpkı Irak’a girerken kimyasal silah yalanı gibi, tıpkı DEAŞ lideri Ebu Bekir El Bağdadi operasyonun da olduğu gibi. Ortaya çıkan tablo hiç güven vermediği gibi kameralar karşısında birbirini yalanlayan ifadelerde bulunup dünyayı kandırıyorlar. Aslında dünyanın da kandığı yok ama yokluk, yoksulluk, cehalet olunca elinde sopalı ayılara katlanmaktan başka çare kalmıyor.
DEAŞ lideri Ebu Bekir El Bağdadi’nin öldürülmesi için yapılan operasyonun görüntüleri yok ortalıkta ama bir sürü rivayet dolaşıyor. Bir adamın öldürülmesi için ABD’nin en üst düzey yetkilileri bir masa başında toplanmış sanki bir savaşı yönetiyorlar. Ortada savaştan eser yok. Küçük bir kum tepesi gibi bir yer olayın geçtiği mahal olarak dünyaya medya aracılığıyla servis ediliyor.
Suriye insanlığın imtihanı kaybettiği yer. Dünyanın hiçbir yerinden ciddi mana da bu feryada ses veren kimse yok. Hani insan hakları örgütleri, nerede çevreciler, nerede Greenpeace, nerede vicdanlı sağduyulu medya… İşin ilginç tarafı iletişim araçları çoğalıp hızlandıkça duyarlılık ve doğruluk azalıyor.
Ya Müslümanlar, onlar neredeler? Hani dünyanın diğer ucunda müminin ayağına diken batınca diğer uçtakinin yüreğinde hissedeceği kardeşler. Müslüman yöneticilerin çoğu gâvurların peşine düşmüş onlardan medet uman zavallılar durumundadır. Atasözümüz ne güzel ifade ediyor: Gâvurdan dost ayıdan post olmaz. Bunlar hem gâvur hem gâvur ayı… Ya onların peşine takılanlara ne demeli.
Müslümanlar kendi meselelerini kendileri çözmedikçe daha çok gâvur ayıların elinde Ladin, Bağdadi olmaya devam edeceklerdir. Merhamet medeniyetinden zalimler çıkarmaktan vazgeçip âlimler çıkarmak için çaba sarf edersek elin gâvur ayısı bize hiçbir şey yapamaz. Dün olduğu gibi bugünde çözümün anahtarı bizim elimizde. Gücün haklı olduğu bir dünyadan hakkın ve haklının güçlü olduğu bir dünya için çalışmalıyız.