Gâvur saati

Abone Ol

Zamanımız değişti. Artık zamanımızı İslam’ın emriyle değil, gâvurun emriyle değerlendiriyoruz. Gâvur nasıl bir hayat planı kurduysa, biz o planı gerçekleştiriyoruz. Elbette ki bunda alafranga saatlerin kullanılmaya başlamasının etkisi var ise de bizim asıl maksadımız, mekanik olarak saatten ziyade zamanı kullanış şeklimizdir. Ahmet Haşim’in Müslüman Saati yazısını bu bakımdan şiddetle tavsiye ederim. “Müslüman gününün başlangıcını şafağın parıltıları ve nihayetini akşamın ziyaları tayin eder. Ecnebi saati iptilasından evvel bu iklimde, iki ucu gecelerin karanlığıyla simsiyah olan ve sırtı, muhtelif evkatın kırmızı, sarı ve lacivert ateşleriyle yol yol boyalı, azim bir canavar halinde, bir gece yarısından diğer bir gece yarısına kadar uzanan yirmi dört saatlik ‘gün’ tanılmazdı. Ziyada başlayıp ziyada biten, on iki saatlik, kısa, hafif, yaşanması kolay bir günümüz vardı.” İsmet Özel’in, “bilmezdim neden saatler, alaturka vakitlere ayarlı” dizesinin cevabı burada saklıdır. Cevap netttir: Çünkü biz vakti, ezan vakitlerine göre yaşıyorduk. Güne sabah namazıyla başlıyor, “biz geceyi dinlenin diye yarattık” (Mü’min 61. Ayet) ayetini emir telakki ederek de yatsı namazıyla günü bitiriyorduk. Bu nedenle alaturka saatlere ezani saat de denir.

Müslüman bir gününü namaz saatlerine göre planlardı. Allah’ın emriyle geceleri uyur, Peygamberimizin (sav) sünnetiyle de öğleden sonra kaylule uykusuna yatardı. Bugün kimse kaylule uykusuna yatamaz çünkü işi müsait değil. Çünkü iş saatleri gâvur saatine göre ayarlanmış vaziyette. Cumhuriyet’in İslamsız düzen, Batılı düzen hayaline maalesef saatler de kurban gitti. 1912 yılında resmi dairelerde alafranga saat kullanılmaya başlandı,1925 yılından sonra da alaturka saat kullanımı tamamen kaldırıldı. O günden beri biz gâvurun ideal düzenini yaşıyoruz. Gâvur sabah namazından sonra çalışmamızı engelledi, artık fırsat buldukça öğleye kadar uyuyoruz. Müslümanın tatili yoktu. Gâvur öyle bir saat ve günlük yaşam düzeni getirdi ki her hafta tatilimiz var, senenin bir müddeti yine tatille geçiyor. İslam’da Cuma günleri bile tatil yoktur oysa. Kuran’dan öğrendiğimiz Cuma namazına gitmek, namaz bitiminde hemen Allah’ın bize verdikleriyle nimetimizi kazanma çabasına girmemizdir. Halimizi aynı yazısında Ahmet Haşim tanımlıyor yine: “Şimdi Müslüman evindeki saat, başka bir âlemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor. Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz.”

Saat deyip geçmeyin. Taviz, tavizi doğurur. Adım adım hayatımızdan İslam çekiliyor. Ramazan’da orucunu McDonalds’ta açan insan gördüm ben. Başında besmele çekemeyeceğimiz yiyecekleri yemekten çekinmiyoruz artık. Gâvur gibi düşünüyor, gâvur gibi yaşıyoruz çünkü.

Elbet bir gün bu topraklarda yeniden İslami hayat tarzı yürürlüğe girecek. Buna olan imanımda zerre şüphe yok. Ancak ne kadar gecikirse o kadar ziyandayız demektir.

İsmet Özel ile bitireyim: Vurulsun kösleri şu gâvur sevdamızın!