GAP savaş silahı

Abone Ol

Yıllardır Suriye’ye girme senaryoları yazılıp çizildi. Şimdi gerçekten savaşın kıyısındayız. 100 yıl aradan sonra haritaların, demografik yapının yeniden değiştiği şu günlerde, kırmızı çizgiyi geçmemiz an meselesi. Gazetelere bakılırsa planlar hazır, her an herşey olabilir!

1989’dan bu yana duyduğumuz savaş senaryolarından en ilginci 1996 yılındakiydi. Suriye ordusunu bir kaşık suda boğacağımız senaryoda GAP savaş silahı olarak kullanılması planlanıyordu.

2 Ocak 1996 tarihli Milliyet Gazetesi’nin birinci sayfasındaki habere göre, Genelkurmay’ın özel izniyle yayımlanan savaş senaryosunda, Suriye askerinin, GAP suyuyla oluşturulacak bataklığa saplanması planlanıyor.

Genelkurmay’da görevli Kurmay ve Strateji Uzmanı Albay Yaşar Cihansız tarafından senaryolaştırılan plana göre, Şanlıurfa (Harran), Gaziantep ve Mardin ovalarındaki sulama kanalları ve binlerce kanaletle oluşturulan göletler bölgede yapay taarruz engelleri oluşturacak.

Ayrıca fazla su bırakılarak bölge bataklığa dönüştürülecek. Böylece kara araçları hareket kabiliyetlerini yitirecek. Askeri önemi ortaya çıkan GAP, savaşın kilit unsuru olacak. Suriye ile savaş hava muharebesine dönüşecek. Uçaklar, füzeler ve roketler devreye girecek. Tabi bizim Kara Kuvvetleri de felç olacağı için bütün iş Hava Kuvvetleri’ne düşüyor.

Senaryonun sonunda Türkiye bu savaşın galibi oluyor.

Suriye de boş durmuyordu tabi. Öve öve bitiremediğimiz GAP’ı savaş silahı olarak cepheye sürerken, Suriye’nin altımızı oyup suyumuzu çaldığı ortaya çıkmıştı 2002 yılında!

Sınır hattı boyunca derin kuyular açan Suriyeli hidrojeoloji uzmanları, Güneydoğu’nun altındaki suların tamamını çalmayı hedefliyordu. Açılan derin kuyulardan çok su çekilince Harran’ın suyu o tarafa gitmişti. Suriye sondaj için Şanlıurfa, Suruç, Harran, Ceylanpınar hattını tercih etmişti. Suriye’nin bu bölgenin altındaki 1.7 milyar metreküp/yıl yeraltı suyu rezervinin ne kadarını çektiği açıklanmamıştı.

Çeyrek asırdır dinlediğimiz savaş senaryolarında Şam’ı almamız 24 saat bile sürmüyordu. Ancak son günlerde açıklamalarda bulunan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, “Suriye’ye girersiniz ama çıkamazsınız” diyor.

Hani GAP’ın kapaklarını açtık mı Suriye’nin işi bitiyordu!

Savaşa girmek, bir ülke için yıkımdır. Ekonomik anlamda 50 yıl geriye gitmesi, bir kuşağın yok olması demektir. Ancak Türkiye’nin güvenliğinin sınırın hemen öbür tarafından değil Afganistan’dan, Afrika’dan başladığını herkesin anlaması gerekiyor.

Ateş, evinizin duvarına kadar ulaşmışsa eğer, ülkeyi yönetenlere tarihi bir sorumluluk düşüyor.