Kendinizi geleceğin parçası gibi hissedeceksiniz! Mutlaka okumanız gereken bilim kurgu kitaplar...
Herkesin hayatı boyunca en azından bir kez okuması gereken bilim kurgu eserlerden bazılarını sizler için hazırladık. İşte okurken kendinizden geçeceğiniz kitapların listesi...
Abone Ol
<p><span>Ben dünyaları ateşe verecek kıvılcımım. Ben zincirleri kıracak çekicim. Ben halkımın ve esaret içinde yaşayan herkesin umuduyum. Çünkü biliyorum ki insan kendini köleleştiren adaletsizlikle özgürleşemez.</span><br /><br /><span>Gelecekte, renk kodlarına göre sınıflara ayrılmış Toplum’un en alt sınıfını Kızıllar oluşturmaktadır. Diğer bütün Kızıllar gibi Darrow da, Mars’ı yeni nesiller için yaşanılır bir gezegen haline getirdikleri inancıyla günlerini madenlerde çalışarak geçirmektedir. Üstelik bunu severek ve isteyerek yapmakta, kanı ve teriyle çocuklarına daha iyi bir dünya bırakacağına inanmaktadır.</span><br /><br /><span>Ancak Kızıllar kandırılmıştır. Darrow, halkının yozlaşmış yönetici sınıfın kölesinden başka bir şey olmadığını keşfettiğinde adalet özlemi ve kaybettiği aşkının anısıyla hırslanır. İnsanlığın yeni nesil Altın hükümdarlarının güç için mücadele ettiği efsanevi Enstitü’ye sızmak için her şeyden vazgeçer. Hayatı ve medeniyetin geleceği pahasına en başarılı ve en vahşi Altınlarla rekabet etmek zorunda kalacak olan Darrow’un düşmanlarını yenmek için artık yapmayacağı şey yoktur… Bu, onlardan birine dönüşmek anlamına gelse bile.</span></p>
<p><span> Eskiler der ki: Eğer berbat bir perşembe sabahı geçirmemişseniz, bu kavramın anlamını bütün boyutlarıyla henüz bilmiyorsunuz demektir. Bazıları da bu cümlenin fazla iddialı olduğunu düşünür ve kahramanımız Arhurt Dent de bu kişilerden biridir; ta ki o perşembe sabahına kadar. Aslında o perşembe sabahı Yerküre’de yaşayan herkes için berbat geçmişti; değil mi ama, yaşadığınız gezegenin aniden yok edilmesinden daha berbat ne olabilir ve hikâyemiz de işte o perşembe sabahı başlar. </span><br /><span> </span><br /><span>Aslında Yerküre’deki canlıların tek bir kurtuluş yolu vardı: Gezegenin havaya uçmasından saniyeler önce Arthur Dent ve son on dört yıldır bu gezegende tıkılıp kalmış arkadaşı Ford Prefect bir uzay gemisine otostop çekmeyi başarmışlardı. Bu ikilinin yolları evrenin o ana dek gördüğü en güzel gemi olan Altın Kalp ile, iki kafalı ve üç kollu eski bir hippi olan Galaktik İmparatorluk Hükümeti’nin Başkanı Zaphod Beeblebrox, paranoyak, zeki, ama kronik depresif robot Marvin ve yıllar öncesinden kısa bir anlığına gelen güzel bir kızla kesişecektir. </span></p>
<p><span>Artemis… Ay'daki tek şehir. Eğer çok zengin değilsen ya da bir <a href="https://www.dirilispostasi.com/haberleri/turist" class="tag-link" title="Tüm Turist haberleri" target="_blank">turist</a> olarak ziyaret etmiyorsan Ay ve Artemis, tabiri caizse "zalim bir sevgilidir".</span><br /><span>Haliyle hayatta kalmak için ufak tefek kaçakçılıklar yapmak pek de beklenmedik bir şey değil. Özellikle de çok borcun varsa ve alın terin bu borçları</span><br /><span>kapamaya yetmiyorsa.</span><br /><span></span></p>
<p><span>Ek iş olarak kaçakçılık yapan Jazz'in hayatı da karşısına reddedemeyeceği bir teklif çıkınca tamamen değişir. Küçük bir kaçakçı olarak kalkıştığı bu</span><br /><span>büyük sabotaj boyunu aşacak ve beklediğinin de ötesinde Jazz, tüm Artemis'in kontrolünü ele geçirmeyi ilgilendiren bir komplonun ortasında</span><br /><span>bulacaktır kendini. Bundan <a href="https://www.dirilispostasi.com/haberleri/sonra" class="tag-link" title="Tüm sonra haberleri" target="_blank">sonra</a> alması gereken risk, işe ilk girdiği zamankinden çok daha büyüktür.</span><br /><span></span></p>
<p><span>Andy Weir, Marslı’da gösterdiği mühendislik, bilim ve teknoloji bilgisini Artemis’te de sergileyip yine fazlasıyla gerçekçi bir gelecek öngörüyor.</span></p>
<p><span>25. yüzyıl. İnsanlık BM’nin gözetimi altında tüm galakside hüküm sürmekte. Irk, inanç ve sınıf farklılıklarının hâlâ devam ettiği bu dönemde teknolojideki yükseliş hayatı âdeta baştan tanımladı. Bir insanın bilinci depolanarak yeni bir bedene (ya da “kılıf”a) kolayca indirilebilir hale geldi ve ölüm olgusu, ekrandaki bir </span><em>bip</em><span> sesine indirgendi.</span><br /><span> </span><br /><span>Eski bir asker ve BM elçisi olan Takeshi Kovacs daha önce de öldürülmesine rağmen son ölümü bilhassa acı vericiydi. Evinden 180 ışık yılı uzakta, eski adıyla San Francisco, yeni adıyla Bay City’de yeni bir bedende uyanan Kovacs kendini, “varoluş”u alınıp satılır şeyler olarak gören bir topluma göre bile karanlık ve büyük ölçekli bir komplonun tam merkezinde buldu. Dünyanın en güçlü insanlarından biri olan Laurens Bancroft bir ölümün sırrını açığa çıkarmak için Kovacs’ı tutmuştu: Kendi ölümünün.</span></p>
<p><span>Pierre Boulle, Avrupa’dan çıkıp yazdığı bilimkurgu romanıyla vahşi batılı meslektaşlarıyla baş edebilen ilk, belki de son frankofon. Maymunlar Cehennemi ve diğer sinema uyarlamalarına da ilham kaynağı olan Maymunlar Gezegeni ise, insanlığın en derin korkularından birinin eşsiz anlatısı. Çok da uzak olmayan bir gelecekte üç uzay gezgini; verimli ormanları, yaşanabilir iklimi ve temiz havasıyla Dünya’ya fazlasıyla benzeyen bir gezegene iniş yapar. </span></p>
<p><span>Bu gezegen her yönüyle kusursuz gözükse de aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Gerçek, çok geçmeden açığa çıkar: Bu gezegende insanlar vahşiyken, uygar maymunlar onların efendileridir. Henüz maceranın başında yol arkadaşlarından kopup tek başına mücadele etmek zorunda kalan Ulysse Mérou, bu cennet görünümlü cehennemden kurtulmanın yollarını tek başına bulmak zorundadır. Ulysse, insanlığın kurtarıcısı olmayı başarabilecek mi? Yoksa bu lanetli geleceğin son tanığı mı olacak? Maymunlar Gezegeni, insanlar gezegeninden daha insani bir satir.</span></p>
<p><span>Victoria dönemi Londra’sında yaşayan bir bilim insanı zamanda yolculuk yapmak üzere icat ettiği makineyle geleceğin İngiltere’sini ziyaret eder. Sekiz Yüz İki Bin Yedi Yüz Bir yılında yaşadığı macerayı bir dost meclisinde anlatır. Geleceğin dünyası ayrıcalıklı insanların; güzel, narin ve tembel Eloi’ların rahat ve kaygısız bir yaşam sürdükleri bir yerdir. Ancak Zaman Gezgini bu macera sırasında çok geçmeden yeraltı dünyasına ait hortlaksı Morlock’ları da keşfetmiştir. </span></p>
<p><span>Wells, Victoria dönemi İngiltere’sinde varsıllarla </span><span>yoksullar arasında giderek büyüyen uçuruma yönelik keskin eleştirisinde, tarihin ve gelişmenin anlamını sorgular. Toplumsal adaletsizliğin sürüp gitmesi halinde yol açabileceği felaketlere dair uyarıda bulunur. 1895’te yayımlanan </span><em>Zaman Makinesi</em><span>, bilimkurgu edebiyatının köşe taşlarından biri olarak, kuşaklar boyu yazarları etkiledi. 21. yüzyılda yaklaşan çevre felaketlerine ve gezegenimizin yazgısına ilişkin kaygılara dair bir öngörü barındıran eskatolojik boyutuyla güncelliğini bugün de koruyor.</span></p>
<p><span>Zehirli atmosferi ve bitmeyen kum fırtınaları yüzünden Dünya’nın yeryüzü artık yaşanmaz halde. İnsanlar, yerin altına yaptıkları, yüzlerce kat derinliğe uzanan büyük bir siloda yaşıyor. Yetkililerin bulunduğu En-Tepe dışında dış dünyayı görebilecekleri bir alan yok. Topluluk, “Antlaşma”ya uygun olarak, belirli kurallara uymak zorunda. Eğer “Antlaşma”ya uymazsanız, dış dünyaya “temizliğe” gönderilirsiniz.</span><br /><span></span></p>
<p><span>Yıllardır görevli olan Şerif Holston, siloda çiğnenmemesi gereken en büyük kuralı çiğniyor: Dış dünyayı merak etmek ve dışarı çıkmaktan söz etmek. Holston’ın yerine sürpriz bir şekilde şerif olarak aday gösterilen, En-Derin’de yaşayan genç tekniker Juliette ise Holston’ın neden dışarı çıkmaya karar verdiğini araştırırken silodaki hayatın nasıl korkunç bir “yalan”ın üstüne kurulu olduğunu çaresizce, yavaş yavaş fark ediyor. Bu sırada insanlar, tehlikeler ve gizemlerle dolu siloda yöneticilerinin en korktuğu kelimeyi fısıldamaya başlıyor: İSYAN.</span></p>
<p><span>Galaktik İmparatorluk’un altın çağıydı. Binlerce yıldır gezegenler bu kadim medeniyetçe yönetiliyordu. Ancak bir adam, imparatorluğun çökeceğini öngörme cüretini gösterdi: Psikotarih biliminin öncüsü Hari Seldon. Tahminlerine göre galaktik savaş kaçınılmazdı. </span></p>
<p><span>Bu durumu olabildiğince ertelemek adına iki Vakıf kurdu; biri imparatorluğun sahip olduğu binlerce yıllık bilgiyi korumakla yükümlüydü, diğerinin ise ne yeri ne de amacı biliniyordu. İmparatorluk çökmeye başlayınca </span><em>Galaktik Ansiklopedi</em><span> üzerinde çalışan Birinci </span><span>Vakıf sakinleri, Seldon’ın onlar için tahminlerinin de ötesinde bir rol biçtiğini anlayacaktı.</span><br /><span>İthaki Yayınları, Vakıf Serisi’ni yayımlanma sırasına göre yayımlamaya devam edecek.</span><br /><span></span></p>
<p><span>Yayımlanış tarihine göre: 1. kitap / Kronolojiye göre: 3. kitap</span></p>
<p><span>Dune serisi, yepyeni kapakları ve gözden geçirilmiş çevirileriyle 50. yılında İthaki’de. Modern edebiyatın en epik mesih anlatılarından biri sayılan Dune, genç Paul Atreides’in hikâyesini anlatır. </span></p>
<p><span>Atreides’in ailesi, evrendeki en önemli ve en değerli madde olan melanj ‘baharatının’ tek kaynağı olarak bilinen Arrakis gezegeninin kontrolünü kabul etmiştir. İmpatorluğun güçleri Arrakis’in kontrolü için birbirlerinin boğazına sarılırken, politika, din, ekoloji, teknoloji ve insani duyguların çok katmanlı, karmaşık etkileşiminden benzersiz bir hikâye doğacaktır. </span></p>
<p><span>Frank Herbert’ın yarattığı evren, yıllar boyunca milyonlarca okurun zihninde gerçekliğini kabul ettirdi ve bugün de ayakta. İyi bir bilimkurgu ve iyi bir edebiyat yapıtı okumak isteyen herkesin yolu Dune serisinde birleşiyor… İthaki’nin yepyeni “Bilimkurgu Klasikleri” dizisi Dune efsanesiyle başlıyor…</span></p>
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te Diriliş Postası sitemize
abone olun.