Gerim gerim gerilip tırnaklarınızı yiyeceğiniz kitaplar! Sonunu görmek için sabırsızlanacaksınız...
Kitap tutkunlarının heyecanla takip edeceği polisiye gerilim listesi ile yeni ufuklara yolculuk edeceksiniz. İşte merakla sonunu getirmek isteyeceğiniz kitaplar...
Abone Ol
<p>Bu romanın her satırından kan sızıyor... Kitaba adını veren, planlı ve kanlı katil <em>Cerrah</em> gerilimi her an ayakta tutuyor.<br /><br />Dr. Catherine Cordell Savannah’da seri cinayetler işleyen bir katilin vahşi saldırısına uğramıştır. Saldırgandan onu silahla vurarak kurtulmayı başarmıştır. Şimdi Boston’dadır. Ancak başka bir katil bu kentte de gerilim yaratmaktadır. Kadınların rahimlerini kesip alan ve korkunç işkencelere tabi tutan adama <em>Cerrah</em> adı verilmektedir. Catherine Cordell birdenbire bu katilin de hedefi haline gelecektir. </p>
<p>Çok satanlar listesinin müdavimlerinden Tess Gerritsen’in insan bedenini ve ruhunu en ince ayrıntısına kadar tarif ettiği tıbbî gerilim romanlarından beşincisi olan "Cerrah", inandırıcı kahramanları, sürükleyici diyalogları ve sürekli tırmanan gerilim duygusuyla bu türü sevenlerin hayran olacağı tarzda bir roman. </p>
<p><span>Bodrum katta ölmek üzere olan bir kadın ve bir çocuk bulunduğunda kimlikleri belirlenemez: kadın konuşamıyordur, profillerine uyan bir kayıp ilanı yoktur ve evin sahibi yaşlı adam onları daha önce hiç görmediğini iddia etmektedir. Huzurlu caddenin sakinleriyse şoktadır, böyle bir şey burunlarının dibinde nasıl olmuştur? Fakat Dedektif Amir Adam Fawley hiçbir şeyin imkânsız olmadığını biliyordur. </span></p>
<p><span>Hiç kimsenin göründüğü kadar masum olmadığını da. Polis, ipucu bulamadıkça umutsuzluğa kapılırken Fawley’nin aklına bir fikir gelir: Yıllar önce üzerinde çalıştığı, başka bir genç kadınla küçük çocuğun kaybolduğu asla çözülemeyen vaka. Kayıp kadının eviyle yeni vakadaki evin birbirine bitişik olduğunu fark ettiğinde iki kadın için de adaleti sağlayabileceği bağlantıyı bulduğunu düşünür. </span></p>
<p><span>Gelgelelim, bodrumda bulunan çocukta bir tuhaflık vardır ve gerçek, polisi, Fawley’nin asla tahmin edemeyeceği bir şekilde şok edecektir. DA Adam Fawley serisi, yıllardır gömülü olan sırlar ve derinden sarsan gizemlerle dolu ikinci kitabı Hannah Gardiner’ı Kim Öldürdü? ile devam ediyor.</span></p>
<p></p>
<ul>
<li>Ben gölgeyim.</li>
<li>Ben avım.</li>
<li>Ben katilim.</li>
<li>Ben hedefim.<br /><br /><b>Kurtulmak için tek çarem var:</b><span> </span><i>diğerinden kaçmak.</i><br /><br /><b>Peki ya</b><span> </span><i>diğeri de bensem?</i></li>
</ul>
<p></p>
<p><span>Onlar Çocuktular...</span><br /><span>En mükemmel elmasların saflığındaydılar...</span><br /><span>Ne ufak bir lekeleri...Ne de en ufak bir kusurları vardı...</span><br /><span>Ve ne de en ufak bir günahları...</span><br /><span>Ama onların saflığı kötülüğün saflığıydı...</span><br /><span>Paris'te bir Ermeni katedralinde işlenen bir cinayet. Kan yok, cinayet aleti yok, yara bere yok…</span><br /><span>Biri yaşlı ve huysuz emekli bir polis, diğeri Çocuk Bürosu'nda görevli, ancak açığa alınmış uyuşturucu müptelası genç bir polis. Bu ikisi, gitgide hunharca bir hal alan ve peşpeşe işlenen cinayetlerin katilini veya katillerini bulmak için birlikte çalışmak zorundadır. Birbirlerine ihtiyaçları vardır, birbirlerini tamamlamaktadırlar. Ancak bu cinayetler sıradan bir seri katilin işi değildir. Gizli servisler, naziler,Yahudiler, ülke içinde ülkeler, ve "siyah bölgeler"… Sanki birileri bir şeyleri gizlemek istemektedir.</span><br /><span>Fransa'nın göbeğinde başka bir ülke olabilir miydi?</span><br /><span>Bu ülkeye kim veya kimler göz yumuyordu?</span><br /><span>Burada neler yapılmaktadır?</span><br /><span>Kaçırılan çocuklar ile öldürülenler arasındaki bağ nedir?</span><br /><span>İki polisin çabası cinayetleri açığa kavuşturmaya yetecek midir?</span><br /><span>Yoksa…</span></p>
<p><span>Yerel Gazete'de çıkan garip cinayet ilanı, Jane Marple dahil tüm Chipping Cleghorn köyü sakinlerini heyecanlı bir bekleyişe sürüklemiştir: 29 Ekim, Cuma günü, saat 18.30' da Little Paddocks'ta cinayet işlenecektir.</span><br /><br /><span>Bu çocukça bir şaka mıydı, yoksa zavallı Letitia Blacklock'u korkutmak için yapılan bir oyun muydu? Bu esrarengiz davetiyeye karşı koyamayanlar belirtilen zamanda Little Paddocks'un kapısında belirirler ve ışıklar söner...</span><br /><br /><span>"Agatha Christie polisiye yazarlar tahtından asla inmeyecek. Her zamanki gibi zekice kurgulanmış bir eser..."</span></p>
<p><span>Aşık olduğunuz insanı ne kadar tanıyabilirsiniz?</span><br /><br /><span>"Ne düşünüyorsun Amy?.. Evliliğimiz boyunca dile getirmesem bile, içten içe, sürekli sorduğum soru bu. Sanırım bu tür sorular tüm evliliklerin kaçınılmazı: Ne düşünüyorsun? Neler hissediyorsun? Sen kimsin? Bize ne oldu? Şimdi ne yapacağız?"</span><br /><br /><span>Evliliklerinin beşinci yıldönümü sabahında, karısı Amy aniden ortadan kaybolunca, Nick Dunne bu sorularla baş başa kalıyor. Polisin baş şüphelisi Nick. Amy'nin arkadaşları, kadının Nick'ten korktuğunu, bazı şeyleri ondan sır gibi sakladığını söylüyor. Nick'e göre bütün bunlar büyük bir yalan. </span></p>
<p><span>Polis, Nick'in bilgisayarında tuhaf bilgilere rastlıyor. Dahası, biri, cep telefonundan ısrarla Nick'i arıyor. Asıl soru şu; Nick'in güzel karısına ne oldu? Peki, Amy'nin özenle paketleyip bıraktığı kutuda ne vardı?</span><br /><span></span></p>
<p><span>Kayıp Kız'da evlilik, tam bir savaş sanatına dönüşüyor.</span></p>
<p><strong>Amansız bir yalnızlaşma ve yabancılaşma</strong><br /><br />İstihbarat teşkilatının mesleğine aşkla bağlı elemanı Sedat’ın hayatı üst üste gelen musibetlerle altüst olmuştur. Babası gibi sevdiği amiri Yıldırım’ın öldürülmesinin şokunu atlatamadan kendisi de suikasta uğrar. Tüm bunların üstüne yegâne yaşama sevinci olan Mine’nin kaybolmasıyla hayatı tam bir cehenneme döner ancak pes etmez, sevgilisinin peşine düşer.</p>
<p><strong>Faili meçhul cinayetlerin parçaladığı yaşamlar</strong></p>
<p>Sis ve Gece olgun bir yazardan izler taşıyan üslubuyla şaşırtıcı bir ilk roman. Ahmet Ümit’e parlak bir kariyerin kapısını açan roman uzun vadede yazarın imzasına dönüşecek olan tüm temaları barındırıyor; arka sokaklarda kaybolan yaşamlar, azınlıklar, mezar taşlarının silinen yazıları gibi hayatımızdan sessiz ve çaresizce çıkan “ötekiler.”</p>
<p>Bırak artık şu oyunu Sedat. Lütfen kendine gel. Farkında mısın bilmem, teşkilat çalkalanıyor. Dünyadaki bütün dengeler değişti. Artık ne Sovyetler var, ne komünizm tehlikesi. Ama ülkemizin üzerindeki oyunlar bitmedi. Topraklarımızı bölmek, devletimizi güçsüz kılmak istiyorlar.</p>
<p><strong>Her yıl onlarca kişi gemilerde kayboluyor. </strong><br /><strong>Üstelik arkalarında bir iz bile bırakmadan. </strong><br /><strong>Onlar Yolcu 23’ler. </strong><br /><strong>Bu da onların hikâyesi. </strong><br /><span> </span><br /><strong>Burada kim olduğunuzun, kaç yaşında olduğunuzun bir önemi yok. </strong><br /><strong>Eğer çok kötü bir şey yaptıysanız sıradaki Yolcu 23 siz olabilirsiniz. </strong><br /><strong>Gemiye hoş geldiniz.</strong></p>
<p><span>Polis ve psikolog olan Martin Schwartz, beş yıl önce karısını ve oğlunu kaybetmiştir. Bu üzücü olay, onların </span><em>Sultan of the Seas </em><span>adlı yolcu gemisindeki seyahatlerinde gerçekleşmiş ancak kimse Martin’in ailesinin ölümü hakkında ona net bilgi verememiştir. </span></p>
<p><span>Hayatındaki en önemli insanları kaybettikten sonra Martin büyük bir psikolojik yıkıma uğrar. Gizli polis olarak çalıştığı her davaya gözü kara bir şekilde dalıp kendini uyuşturmaya, acısını bir nebze de olsa unutmaya çalışır. Ummadığı bir anda, kendisini gerilim yazarı olarak tanıtan yaşlı bir kadından telefon alır.</span></p>
<p><span>Kadın ona </span><em>Sultan of the Seas </em><span>gemisine mutlaka binmesi gerektiğini, orada ailesinin başına gelenleri aydınlatacak ipuçlarının olduğunu söyler. Aslında Martin o gemiye binip acı dolu geçmişiyle yüzleşmekten korksa da merakına yenik düşer ve yine aynı gemide kaybolmuş küçük bir kızın, elinde kendi oğluna ait bir oyuncak ayıyla ortaya çıktığını öğrenir. </span></p>
<p><span>Göz Koleksiyoncusu ilk önce anneleri öldürüyor. Sonra da çocuğu kaçırıyor. Annenin cesedinin elindeki kronometre zamana karşı bir yaşam savaşının başladığını haber veriyor. </span><br /><span> </span><br /><span>Soğukkanlı katil şimdiye dek hiçbir iz bırakmamıştı ama hiçbir suç kusursuz değildir. Gizemli bir tanık, katilin tüm planlarını altüst edebilir: Kör fizyoterapist Alina Gregoriev, Göz Koleksiyoncusu’nun neler yaptığıyla ilgili bilmemesi gereken birçok şeyden haberdardır. Bunun sebebi ise vücutlarına dokunduğunda hastalarının geçmişini görebilmesidir. Ve son hastası da Göz Koleksiyoncusu’dur. Ancak kim ona inanacak kadar aklını oynatmış olabilir ki? </span></p>
<p><span>Başarılı ressam Alicia Berenson, kocası Gabriel onun için endişelenmesin, iyi olduğunu görsün diye bir günlük tutuyordu. Bu çok sevdiği adam, ondan sebep mutsuz olmamalıydı.</span></p>
<p><span>Alicia Berenson, otuz üç yaşında, kocasını suratına beş kez ateş ederek öldürdü. Sonrasında tek kelime bile konuşmadı.</span></p>
<p><span>Adli psikoterapist Theo Faber, yıllardır kimsenin başaramadığını başarıp Alicia’yı konuşturabileceğinden emin. Ama olur da başarırsa, gerçeği duymak isteyecek mi?</span></p>
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te Diriliş Postası sitemize
abone olun.