Deniz salyası Karadeniz'e sıçradı! Balık popülasyonu tehlikede
Marmara Denizi'ndeki deniz salyası tehlikesi Ordu'nun Fatsa ilçesi Yalıköy Limanı'nda küçük çaplı alanda görüldü. Ordu Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mehmet Aydın, "Çay ve fındık tarımında gübre olarak çok fazla azot ve fosfor kullanılıyor. Marmara kadar yakın zamanda böyle etki göstermez ama kirliliğe devam edersek 3, 5, 30 yıl sonra biz de karşı karşıya kalacağız" dedi.
Abone Ol
Marmara Denizi'nin ölümü olarak tanımlanan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın harekete geçilmesi için talimat verdiği deniz salyası tehlikesi durdurulamıyor. Marmara'dan sonra Kuzey Ege'de rastlanan deniz salyası bu sefer de Karadeniz'e sıçradı.
Ordu'nun Fatsa ilçesi Yalıköy Limanı'nda önceki gün küçük çaplı alanda deniz salyası görüldü. Balıkçıların ihbarı ile belediye ekipleri, deniz yüzeyindeki kirliliği temizledi. Denizdeki salya tehdidi uzmanlarca takip ediliyor.
Ordu Üniversitesi (ODÜ) Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Aydın, deniz salyasının insan kaynaklı doğa olayı olduğunu söyledi. Karadeniz'e akan evsel ve tarımsal atıkların yanı sıra sanayi, kanalizasyon gibi atıkların denizi kirlettiğini belirten Aydın, "Marmara kapalı deniz, Karadeniz de kapalı deniz. Bu sonuç itibarıyla doğa olayı ama bizden kaynaklı etkilerle gerçekleşmiş bir olay. Azot ve fosfor, evsel atık, kimyasal atık, sanayi atıkları ya da tarımsal kaynaklı kirlilikten dolayı oluşan bir olay. Karadeniz’de çay ve fındık tarımında gübre olarak çok fazla miktarda azot ve fosfor kullanılıyor. Dolayısıyla bunlar zamanla belki Marmara kadar yakın bir zamanda böyle etki göstermez ama bu kirliliğe devam edersek yarın öbür gün 3, 5, 30 yıl sonra bunlarla biz de karşı karşıya kalacağız" diye konuştu.
"BİYOLOJİK ARITMA SİSTEMİNE GEÇİLMELİ"
Karadeniz'deki illerin arıtma sistemini biyolojik artıma sistemine dönüştürmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Aydın, "Karadeniz'deki bütün illerin arıtma ya da kanalizasyonları denize döküyoruz. Düzgün arıtma sistemi de yok zaten. Kanalizasyonları veya arıtmaları derin deşarj, diyerek 20 metre derinliğe gidip bırakıyoruz. Bunların tamamı Karadeniz'i kirletici unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Bu arıtmaları biz biyolojik yüksek arıtma sistemine dönüştürmediğimiz müddetçe Karadeniz'de zaman içinde kirlilik unsuru olarak kendini gösterecektir. Bu salya olmaz, başka bir şey olur. Gübrelemeyi düzene sokmamız lazım. Vahşice gübreleme yapılmaması lazım. Topraklarımızı verimsiz hale getirdik ve Karadeniz’de kullanılan gübrelerin tamamı ya da kullanılmış olan kimyasalların tamamı yağmur, yüzeysel sularla derelerle ve sonuç itibarıyla denize geliyor. Karadeniz zaten çok sağlıklı ekosistem değil" dedi.
"BALIK POPÜLASYONU AZALIYOR"
Balık popülasyonlarının azaldığını da kaydeden Prof. Dr. Aydın, "Her geçen gün Karadeniz'de çöküş var. Çöküş olmaya da devam ediyor. Nüfus artışı ile kirletme unsurları artıyor. Zamanla Karadeniz daha da kirlenecektir. Balık popülasyonlarımız da her geçen gün azalıyor. Hiç yukarı giden eğilim yok. Stoklarımızın tamamı çöküş eğiliminde. Eğer hamsiyi 40 TL'ye, 50 TL'ye yiyorsak demek ki Karadeniz sistemi çöküyor demektir. Bunun başka anlamı yok. Deniz salyasının Marmara’da etkisi 5 yıl sürebilir çünkü ciddi oranda sadece suyun yüzeyinde gözüken değil zeminde bu çökecek ve zemin yapısındaki birçok canlının ölmesine neden olacak. Bu zamanla balıkları bile öldürecek. Bunun ötesinde bütün deniz bitkilerine, süngerlere, kabuklulara, yavaş hareket eden moloz grubu olan salyangozlara, yengeçlerine olumsuz etki yapacaktır. Uzun süre bunun olumsuz etkisini çekeceğiz. Bunlar denizel ekosistemde sonuçta zinciri kırıyor. Bir şekilde balık popülasyonlarına da olumsuz etki gösterecektir" diye konuştu.
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te Diriliş Postası sitemize
abone olun.