Dünya

Bir kutup girdabı: Arap Baharı'nın üzerinden 10 yıl geçse de etkileri sürüyor

Tunus'ta seyyar satıcı Muhammed Buazizi'nin yerel polisten gördüğü aşağılayıcı muamele karşısında kendisini yakmasıyla fitilini ateşlediği "Arap Baharı", aradan geçen 10 yılda sadece devrimlerin uğradığı ülkeleri değil tüm bir coğrafyayı yıllara uzanacak biçimde derinden etkiledi. Arap Baharı depremiyle bölge başkentlerindeki ayaklanmalar ve yönetimlerin devrilmesi peş peşe ve çok kısa bir zaman içinde yaşandı.

Abone Ol

<p>"Arap Baharı" adı verilen sürecin ilk kıvılcımı bundan 10 yıl önce Tunus'ta parladı. Tunus kırsalındaki Sidi Buzid kentinde seyyar satıcılık yapan Muhammed Buazizi, 17 Aralık 2010'da polis karşısında gördüğü kötü muameleye dayanamayarak belediye binası önünde kendisini ateşe verdi. Söz konusu olay ülkesinde bir kıvılcım etkisi yarattı ve kitleleri "ekmek, onur ve özgürlük" talepleriyle sokağa döktü.</p>

<p>Arap Baharı'nın ikinci durağı Mısır'da 25 Ocak 2011'de başlayan halk hareketleri, 3 hafta gibi kısa bir sürede 30 yıllık Hüsnü Mübarek iktidarının sonunu getirdi. Adı pek çok yolsuzluğa bulaşan Mübarek, 11 Şubat 2011'de görevini bırakmak zorunda kaldı. </p>

<p>Suriye'nin Dera şehrinde 15 Mart 2011'de başlayan barışçıl protestolar daha sonraki süreçte Beşşar Esed rejiminin kanlı müdahalesiyle yerini yıllardır süren iç savaşa bıraktı. İç savaşta şu ana kadar büyük çoğunluğu rejim ve rejime destek veren güçler tarafından düzenlenen saldırılarda olmak üzere yüz binlerce kişi katledilirken, milyonlarca Suriyeli evini kaybederek ya ülke içinde yerinden oldu ya da bölge ülkelerinde sığınmacı durumuna düştü. </p>

<p>Bu kadar kısa süre zarfında bu kadar geniş bir coğrafyada yaşanan ani değişim dalgası, süper güçler ve bölgesel aktörler başta olmak üzere bölgedeki tüm oyuncuları yeni bir denklem içinde tavır almaya itti. Suriye'de başlayan halk ayaklanmasının dış müdahalelerin yaşandığı uzun ve kanlı bir iç savaşa dönüşmesi ve Mısır'da demokratik yollarla göreve gelen yönetimin 2013 yazında askeri darbeyle devrilerek Abdulfettah es-Sisi liderliğindeki cunta yönetiminin ülkede uyguladığı baskılar, "Arap Baharı kışa döndü" yorumlarının sıkça dillendirilmesine yol açtı. </p>

<p>Aradan geçen 10 yıl içinde Arap Baharı'nın beşiği ve kalesi niteliğindeki Tunus, Arap dünyasının kişisel hak ve hürriyetlere en geniş alan tanıyan bir anayasayı kabul etmeyi başardı. Tunus, yaşadığı sosyoekonomik sorunların derinleşmesine rağmen iktidarın seçimler aracılığıyla devredildiği bir demokrasiye kavuşmayı başaran tek ülke olarak öne çıktı. Mısır'da darbe sonrasında ve Bahreyn'de de ayaklanmaların bastırılmasının ardından yönetimlerin muhaliflere karşı baskıları ciddi biçimde arttı.</p>

<p>Beyrut Amerikan Üniversitesi Tarih Bölümü'nden Makram Rabah, Arap Baharı'nın tüm bölgeyi şekillendireceği fikrini baştan gerçek dışı bulduğunu belirterek, "Devrimler zaman alır. Arap Baharı hala devam ediyor. Bunu birden fazla biçimde bölgedeki protesto dalgalarıyla yaşıyoruz. Bölgedeki diktatörlüklerin ya da yönetimlerin, daha önce kullandığı tehdit dilini artık kullanamadığını ve bilakis iktidara ilişkin müzakerelerde pazarlıklar yapmak zorunda kaldığını görüyoruz. Sistemlerin otoriter yapıları değişmemiş olabilirler ama artık kesinlikle iktidara yönelik bir pazarlık söz konusu." diye konuştu.</p>

<p>Arap Baharı'nın kışa döndüğünü söylemek için henüz erken olduğunu ve mevsimlerin sürekli değiştiğini unutmamak gerektiğini dile getiren Rabah, "Yüzyıllardır süren otoriterlik ve reform eksikliği 10 yıllık bir süreçle giderilemez. Bu, uzun soluklu bir süreç. Ben bunu kendi öğrencilerimde, bölgenin gençlerinde de görüyorum. Beklentilerimizi kontrol etmeliyiz. Değişim yavaş bir süreç bebek adımlarına ihtiyaç duyar." ifadelerini kullandı.</p>

<p>Long Island Üniversitesi'nden Dr. Dalya Fehmi, Arap Baharı sürecindeki protesto dalgasının "yıllardan beri katlanarak gelen tiranlık, kitlesel işsizlik, ekonomik buhranın birikmişliği ile başladığına" işaret ederek, "Bu dönemdeki en büyük zafer, korku eşeğinin aşılmasıydı. İnsanlar ilk defa gerçekten çok yerleşik vaziyetteki rejimlerden hesap sordu. Kimse Bin Ali'nin, Mübarek'in devrilmesini beklemiyordu." dedi.</p>

<p>Arap Baharı'nın kış değil her şeyi yok eden "bir kutup girdabı" halini aldığı değerlendirmesini yapan Fehmi, "Bugün gelinen noktada, 'Artık masumları öldürmeyin', 'Yargısız infazları durdurun', 'Toplu yargılamaları, idam kararlarını engelleyin' çağrıları yapıyoruz. Bu 2010-2011 döneminin sunduğu beklentiler, o kadar yoğun bir işkence ve baskıya dönüştü ki bugüne kadar ışık tutmadığımız değişkenler nelerdi sorusunu kendimize sormayı zorunlu hale getirdi." ifadelerini kullandı.</p>