Uzun zamandır ismini bir şekilde duyduğum ama ne olduğu konusunda hiçbir fikrim olmayan Warcraft’la geçtiğimiz hafta tanıştım. En başında ve net olarak söyleyeyim. Gereksiz bir uğraş oldu.
Warcraft dünyada oldukça çok oynanan bir bilgisayar oyunu. Geçtiğimiz yıldan beri de epey bir reklamla gelmekte olan filmini haber verdiler. Genellikle film olmayı başarabilenler oyunu sevenleri üzer. Oyuna sadık kalınırsa da film olma başarısı gösteremezler. Warcraft da öyle olmuş, oyuna sadık kalındığından film olmayı becerememiş.
Dünyaları yok olmaya başlayan Orklar kendilerine yaşanacak yeni bir dünya bulabilmek için insanların dünyasına bir köprü-portal açarak girmeye başlıyorlar. İnsanlar da haklı olarak dünyalarını savunmak için uğraşıyorlar ve Orklarla insanlar arasında asıl kötülüğün başı olan “fel” büyüsüne karşı bir birleşme ortaya çıkıyor. İyilerin büyük kısmının öldüğü film ikinci filme de göz kırparak sona eriyor.
Filmde sizi şaşırtacak sürpriz bir hikâye beklemeyin. Zira oldukça klişelerle bezenmiş bir iş. Ama klişelerden çok daha kötü olan şey oyunculuklar. Benim “Vikings” dizisinde oyunculuğunu çok beğendiğim Travis Fimmel’den başlayıp tüm oyuncuların çok kötü olduğunu söylemek mümkün. Animasyon oyuncular yalnızca vasat bir iş çıkarabiliyor.
Warcraft her ne kadar film olarak vasatın altında kalsa da oyunun tutkunları için oldukça zevkli bir iş olacağa benziyor. Zira oyuna gösterilen sadakat bunu gerektirir. Günlerini haftalarını hatta yıllarını bu oyunlara veren insanlar için birkaç saatlik bir film emin olun ki zaman kaybı değildir.
Warcraft işin elimizdeki somut örneği ama film kendi içinde önemli bir mesaj veriyor. Doğru okunduğunda filmin arkasında olan oyunun ne olduğunu görebilirsiniz. Filmin merkezinde yer alan “fel” büyüsü başkasından aldığı canla güçlenen ama aynı zamanda etrafındaki her şeyi kurutan bir canavarın kendisi. Yayıldıkça etrafına mutluluk verecekmiş gibi görünen ama aslında her şeyi kurutan ve durmadan daha fazlası istenen bir büyü. Tanıdık geldi mi? Warcraft’ı dünyada 100 milyondan fazla insan oynuyor. Her ne kadar son bir yılda bu sayı büyük bir düşüş yaşasa da ben bunu muazzam tehlikeli bir rakam olarak görüyorum. Sürekli oynamak gereken bir oyun bu. Ekrana ve sana vaat edilen sanal fantastik dünyaya bağlanıp kalmak demek.
Warcraft fantastik bir film olarak vasatı aşamayıp orada kalır ama bilgisayar oyunları tam da tatil haftasına girdiğimiz şu günlerde çocuklarımız için büyük tehlikeler taşıyor. Bir film vesilesiyle uyarayım. Sokakta oynamayan çocuklar tıpkı filmdeki “fel” büyüsü gibi yavaş yavaş canlarından oluyorlar. Gerçeklikten ve yaşamdan uzaklaşıp asosyal ve şiddete meyyal çocuklar olarak karşımıza çıkıyorlar. Yani filmin kendisi bizim üzerimizde oynanıyor!