Filistinli esirin acı hikâyesi

Abone Ol

Sağlık kontrolleri için Almanya’ya giden 85 yaşındaki Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Ramallah’a döndüğü ve test sonuçlarında herhangi bir olumsuzluk çıkmadığı açıklandı.

Abbas, ilerleyen yaşına ve sağlık sorunlarına rağmen Fetih’in 31 Temmuz’da yapılması planlanan başkanlık seçimlerindeki adayı.

Fakat ondan önce Filistin’de yapılacak bir başka seçim var.

Filistin halkı -şayet herhangi bir aksilik olmazsa- 22 Mayıs’ta vekillerini seçmek için sandık başına gidecek.

Washington ve Tel Aviv’in seçimleri Hamas’ın kazanmasından endişe duyduğu, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Ashkenazi’nin Cuma günü telefon görüşmesinde konuyu ele aldıkları, seçimlerin ertelenmesinden memnuniyet duyacaklarını dile getirdikleri öne sürülüyor.

İsrail’in endişelenmesine yol açan sebeplerin başında Fetih içindeki bölünme geliyor.

Hareketin tabanına hitap eden en az üç aday listesi var.

Biri Fetih’in resmi aday listesi, diğer ikisi ise Muhammed Dahlan’ın ve Nasır el-Kudve’nin listeleri.

Listeler henüz kesinleşmiş değil.

Fetih’in diğer listelerdeki adaylara ve diğerlerinin de Fetih’in listesine itirazları söz konusu.

Abbas’ın sağlık durumu ve seçimlerin yanında bugünlerde Filistin’in en önemli gündem maddelerinden biri özgürlüğüne kavuşan bir esirin acı hikâyesi.

Filistinli Mansur eş-Şehatit 17 yıl İsrail zindanlarında esir tutulduktan sonra geçenlerde serbest bırakıldı.

Filistinlilerin söylediğine göre hafızdı ve üç dil biliyordu.

Fakat cezaevinden çıktıktan sonra kendisini karşılamaya gelen annesini ve kardeşlerini tanıyamadı.

İsrail zindanlarında gördüğü işkenceler ve kötü muamele sebebiyle psikolojisi bozulmuş, hafızasını kaybetmiş ve geçmişe dair tüm hatıraları silinmişti.

Esaret altında geçen zor yılların üzerinde bıraktığı derin iz açıkça görülebiliyordu.

Henüz 35 yaşında olan Filistinli esirin durumu birçok kişiyi ağlattı.

Bu arada, Suudi Arabistan tarafından finanse edilen ve Dubai’den yayın yapan el-Arabiya televizyonu Mansur eş-Şehatit’in Hamas üyesi esirler tarafından sürekli bir şekilde dövüldüğünü öne sürdü.

Büyük tepki çeken bu haberin iki hedefi var:

Birincisi İsrail’i aklamak, ikincisi Hamas’ı kötü göstermek.

Böyle bir asılsız haber yapmak herhalde en azılı İsraillilerin dahi aklına gelmemiştir.

Mansur eş-Şehatit’in ailesi, esirlere kötü muamelede bulunarak savaş suçu işleyen İsrail’i aklama çabasıyla Hamas üyesi esirlere iftira atan el-Arabiya televizyonunu yalanladı.

Uzun süre tek kişilik hücrede tutulan, fiili ve psikolojik işkencelere maruz kalan Filistinli esirin hafızasını kaybetmesinden tamamen İsrail’in sorumlu olduğunu belirtti.

Kanalda çalışan Filistinli gazeteci Mutasım Sakfu’l-Hıyt de el-Arabiya’nın meslek ilkelerine aykırı tavrını protesto amacıyla istifa etti.

Bir insanın hayatının en verimli yıllarını cezaevinde ve tek kişilik hücrede geçirmesi kolay bir şey değil.

Fakat daha da kötüsü kendisine onca zulmü ve işkenceyi yapanların aklanmasına alet edilmeye çalışılması olsa gerek.

Bu kadar ahlaksız ve haince bir şeyi de ancak ne pahasına olursa olsun İsrail’i savunmayı görev edinmiş el-Arabiya gibi bir televizyon kanalı yapabilir.