Filistin’in çocukları ve Ebu Ubeyde

Abone Ol

Bütün hikâye, bütün direniş ve bütün her şey bir çocuğun dünyaya gelmesiyle başlıyor. İsrail bunu bildiği için mi çocukları katlediyor? Olabilir. Çünkü Filistinli çocuklar hiçbir çocuğa benzemez. O toprakta yetişen çocuklar ateş gibilerdir; yerlerinde durmaz, vahşi düşmana aldırmadan ve korkmadan koştururlar.

Mescid-i Aksa’nın kapısında otururken yanımdaki arkadaşım çocukların fotoğrafını çekmek istemişti. Daha telefonunu onlara doğru çevirmeye kalmadan 8-10 yaşlarındaki delikanlıların bizi tehlike görüp üstümüze atlamaları bir olmuştu. Duyguları çekilmiş; hayatları mücadeleden, kavgadan ibaret bu çocukların.

Hamas’ın, Kassam Tugaylarının ve diğer direniş gruplarından kimin hayatına baksak dünyaya gözlerini kampta açtıklarını, çocukluktan itibaren işgalci İsrail hapishanesine girip durduklarını görüyoruz. O çocukların hepsi direnişle büyüdü ve İsrail’in “yenilmez ordu” imajını yerle bir eden Aksa Tufanı operasyonuna imza attı.

İsrail’in 1 milyar dolardan fazla para harcayıp Gazze sınırına ördüğü duvar aslında 7 Ekim’den çok önce yıkıldı. Devasa bir teknolojinin ürünü olan duvarın özellikleri hakkındaki söylentiler Gazze içerisinde önce bir hayalet gibi gezinmeye başladı. Duvarın kilometrelerce öteden gelenlerden bile sinyal aldığı ve müthiş teknolojilere sahip olduğu dedikoduları abluka altındaki kentte yayıldı. Gazzeliler duvardan uzak durmaya ve ona yaklaşmamaya gayret ediyordu.

Bir gün Gazze’de düzenlenen yürüyüşlerden birinde, bir çocuk gidip duvara dokundu. O an ailesi, evladına bir şey olacak diye belki çok korkmuştu ama olmadı. Çocuk, duvardan daha sağlam bir şekilde yürümeye devam etti ve Gazzelilere bir şey öğretti:

“Her duvar yıkılır!”

Sonra duvara yazılar yazılmaya, grafitiler yapılmaya başlandı. İsrail’in bütün zulümleri, binlerce dolar harcadıkları duvarlarına işlendi. Burası dünya, burada herkes kendi defterini doldurur. İsrail’de de öyle oldu; oluyor.

7 Ekim’de gerçekleşen operasyonda bir tufan esti ve İsrail’in son teknoloji ekipmanlarla donattığı duvar yıkıldı.

Bu tarihten itibaren dünya liderlerinden çok ilgi çeken, sözleri heyecanla beklenen Ebu Ubeyde oldu. Birisi kısık, iki gözünden başka yüzünde hiçbir noktası gözükmeyen; kullandığı cümlelerde vurgulamalara ve kelimelere oldukça dikkat eden Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, günlerdir insanların kulak kesildiği tek ses oldu. Kırmızı beyaz kefiyenin arkasındaki adama dair ulaşabildiğim bilgilerin bir kısmını yazmayı, Ebu Ubeyde’nin ve Gazze’deki çocukların daha iyi anlaşılmasını istedim.

Gazze’de doğdu, ömrü boyunca Gazze’nin dışına hiç çıkmadı. Gazze’den başka gidecek neresi vardı ki? Ebu Ubeyde’ye göre Mescid-i Haram… Gençken en büyük hayaliydi Ebu Ubeyde’nin Kâbe’nin etrafında annesi ile yürümek…

Yine gençken bir hayali de motosiklet almaktı Ebu Ubeyde’nin. Üniversiteden dereceyle mezun olmasına rağmen Gazze’de ne iş bulsa çalıştı. İnşaatlarda çalıştı ama kendisine güzel bir ev yapamadı. Balıkçılık yaptı ama sahilde arkadaşlarıyla vakit geçiremedi. Klima tamirciliği bile yaptı Ebu Ubeyde.

Sonra kurduğu hayallerin hepsini direniş üzerine şekillendirdi. Muhammed ed-Dayf’in kanatları altına girdi. Gençliğinin ilk yıllarından sonra yerin üstünde uzun yürüyüşler belki de hiç yapamadı. Kendisini tünellere, Gazze’ye, işgal edilmiş topraklarına ve direnişe adadı. Son olarak da yaklaşık iki yıldır planladıkları Aksa Tufanı operasyonu ile işgalci İsrail’e sert bir tokat indirdi.

Belki her şey bittiğinde, Gazze işgalden kurtulup yeniden inşa edildiğinde Ebu Ubeyde’nin hayalleri gerçek olur.

Bir motosiklet alır, Gazze Şeridi’ni turlar.

Mescid-i Haram’da annesinin elinden tutup yürür.