Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, işgal altındaki Filistin topraklarında oldukça önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetine icabet ederek Türkiye’ye geldi.
Fanatik Yahudi cemaatleri ve Mescid-i Aksa’yı yıkıp enkazı üzerinde Süleyman Mabedi’ni inşa etmek için faaliyet gösteren Siyonist örgütler bu akşam saat 21:45’te İsrail bayraklarıyla Mescid-i Aksa kapıları önünde yürüyüş düzenlemeye hazırlanıyorlar.
Yarın da mabedin yıkılışının yıldönümü (Tişa Be’av) münasebetiyle Mescid-i Aksa’ya kalabalık gruplar halinde baskın düzenlemeyi planlıyorlar.
Tarihi kentin kalbinde İsrail bayraklarıyla düzenlenen yürüyüşlerin amacı, dünya kamuoyuna Kudüs’ün tümüyle İsrail’e ait bir Yahudi kenti olduğu mesajı vermek iken Yahudi yerleşimcilerin işgal güçleri himayesinde Mescid-i Aksa’ya düzenledikleri baskınlar ise Mescid-i Aksa’nın Müslümanlar ve Yahudiler arasında ikiye bölünmesine zemin hazırlamayı hedefliyor.
İşgalciler Kudüs’ü Yahudileştirme ve Mescid-i Aksa’yı bölme planlarını hızlandırırken, yoğun protesto gösterilerine ve ordu içindeki itirazlara rağmen tartışmalı yargı reformu tasarısını Knesset’ten geçirerek kanunlaştıran Netanyahu hükümeti, İsrail toplumunun dikkatini başka yöne çekmek için Filistinlilerle gerginliği tırmandırabilir ve Mescid-i Aksa konusunda bir çılgınlığa imza atabilir.
Böyle bir durumda Filistin direnişi Mescid-i Aksa’yı savunmak için elinden geleni arkasına koymayacaktır.
Ancak Mescid-i Aksa’nın statüsünün korunması için uluslararası toplum tarafından Filistin halkının temsilcisi kabul edilen Filistin Yönetimi’ne de büyük görev düşüyor.
Türkiye bu konuda, gerek Abbas başkanlığındaki yönetime ve gerekse Mescid-i Aksa’nın vasisi Ürdün’e her türlü desteği verecektir.
Mescid-i Aksa sadece Filistinliler için değil, tüm Müslümanlar için kırmızı çizgi.
Türkiye bugüne kadar işgalcilerin Mescid-i Aksa’ya düzenledikleri baskınları sürekli lanetledi ve Mescid-i Aksa’nın statüsüne dokunmaya kalkmaması yönünde İsrail’i defalarca uyardı.
Dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, nisan ayında yaptığı açıklamada İsrail polisinin, Ramazan ayında Mescid-i Aksa’da ibadet eden insanlara müdahalesinin kabul edilemez olduğunu söylemiş ve Türkiye’nin tavrını net bir şekilde ifade ederek, “Filistin, Mescid-i Aksa ve Kudüs konusu, bizim kırmızı çizgimizdir. Bu konularda, bu davalardan hiçbir zaman taviz vermeyiz.” demişti.
Ankara’nın, Filistin’e destek için yapabileceği bir başka şey de Filistin halkının ihtiyaç duyduğu birlik ve bütünlüğün sağlanması için uzlaşıyı teşvik etmektir.
Filistinli grupların liderleri, önümüzdeki günlerde Kahire’de bir araya gelecekler.
Toplantı öncesi gerçekleştirilen görüşmelerde Batı Şeria’daki güvenlik birimlerinin; politikacıları, öğrencileri ve aktivistleri siyasi görüşleri sebebiyle gözaltına alması eleştirildi ve iyi niyet göstergesi olarak siyasi tutukluların serbest bırakılması talep edildi.
Ankara, Abbas’a kardeşçe nasihatte bulunarak Filistin’de birlik ve bütünlüğün sağlanmasının Filistin halkının gasp edilen haklarını geri almak için atılacak en önemli adım olduğunu, bölünmüşlük halinin ve güvenlik güçlerini siyasi kavgalara alet etmenin ise işgale karşı verilen mücadeleyi zayıflattığını anlatmalı.