Ortadoğu uzmanı değilim. Sizlere burada güncelerce tartışılan referandum konusunda da bir şeyler yazmayacağım. Yalnız Ortadoğu adına şunları görüyor ve yazmak istiyorum. İsrail’in Arz-ı Mev-ud (vadedilmiş topraklar) planını dalga dalga uygulamaya devam ettiği…
Çoğunuzun malûmu sosyal medyada bir görsel dolaşır, ”1947’den günümüze Filistin toprakları” diye. O resim skalası çok şey anlatıyor, anlayabilene.. Ve İsrail Arz-ı Mev-ud’u Ortadoğu topraklarında Kürdistan referandumu saçmalığıyla uygulamaya devam ediyor. Arz-ı Mev-ud diye bir gerçek var. Bunu dönemin Başbakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanımız Erdoğan 2009’daki bir toplantıda şöyle dile getirmişti: ”Biz hiçbir zaman İsrail’in Arz-ı Mev-ud planına bu ülkede izin vermeyiz.” Bugün ki Kürdistan referandumu diye gerçekleştirilen olayın arka planında da Arz-ı Mev-ud’un olduğunu görmek güç olmasa gerek.
1974 yılında zamanın İsrail Savunma Bakanı Ariel Sharon’un ”Türkiye de alaka alanımız içindedir.” açıklaması, Arz-ı Mev-ud’un Türkiye ayağındaki gerçek hedeflerini bir defa daha gün yüzüne çıkartmaktaydı. Amaç ne Kürt’lere bir devlet vermek ne de Kürtleri ayrıcalıklı bir konuma getirmektir. Kürtler yüce amaç kullanılacak ve zamanı geldiğinde tarihin tozlu raflarına kaldırılacaklar.
Asıl meselemize gelecek olursak; bu zamana kadar Ortadoğu’da çatışmanın bileşenleri Filistin ve Petrol’dü. Önümüzdeki dönemde ise Kürt meselesi ve su meselesi olacak. Tabii denklemin ayakları değişip Kürt ve Su olunca, yangın yeri de Türkiye olacak. İran’ın maşası Irak yönetimi önümüzdeki günlerde Su mevzusunu açacak ve Esad rejimine seslenip gel şu Su işini halledelim diyecek. Bunun Türkiye’ye yansıması olarak PKK kullanılıp barajlara saldırılacak.
İran, Irak ve Suriye’yi yanına alarak bölgesel ve küresel düzeyde Türkiye’yi karalama kampanyası başlatılacak. Referandumla kurdukları sözde Kürdistan’ı da beraber yürütecekleri bu sürece dahil edeceklerdir. Dikkat edersiniz Ortadoğu’da Petrol odağını Su meselesine kaydırmak için petrol fiyatları düşüyor, Filistin odağını Kürt meselesine kaydırmak içinse Mısır ile Hamas arasında Filistin için geçici çözüm aranıyor. Hamas lideri İsmail Haniye’nin ilk defa Mısır’ı ziyaret etmesi buna örnek gösterilebilir.
Yaşanan bu süreçte Türkiye, jeopolitik dengeleri çok iyi okuyup, gerekirse Kürt meselesi ve Su meselelerini içine alabilecek enstitüler kurarak süreci tekrardan kontrol altına almaya çalışmalı.