Memlekette ne kadar solcu, ateist, FETÖ’cü varsa meğerse hepsi Pakistan’da ezoterik bir örgüte üyeymiş. Zaten bizimkilerin tuhaf oldukları, ahireti inkâr eden ateist ile rüyada Hazreti Peygamber’le (sav) konuştuğunu zanneden şizofrenlerin kol kola girmelerinden belliydi; ama bu derecesi öngörülemezdi elbet.
Nedir bu ezoterizm? Fetullahçılık işte, gizli işler yani… Tedbirler, takiyeler, dar dairelerde sadece onaylanmış kişilerle konuşulan tuhaf konular, gizli güçler kehanetler gibi zırvalar… Masonluk mesela, bir tür ezoterik yapıdır. Din-i Mübin-i İslam, yani apaçık olan İslam’ın tam tersi sürekli gizlenme ve sızma üzerine hareket ederler ve genelde birçoğu topluca intihar ederek giderler bu dünyadan.
Tahir Kadri diye biri var. Uzun yıllar Kanada’da yaşadı ve sonra ortam hazır olunca Pakistan’a döndü. Fetullah Gülen’in yönettiği yapıya benzer bir yapıyı yönetiyor kendisi. Uzun yıllardır; öğretmenler, savcılar, hâkimler ve polislerden oluşan adamlarını Pakistan devletine sızdırıyordu. Amerika’nın talimatıyla kendine bağlı adamlarından olan Anayasa Mahkemesi hâkimlerine emir verdi, onlar da Başbakan Navaz Şerif’e darbe yaparak görevinden uzaklaştırdı.
Şimdi buraya dikkat edelim. Pakistan’da halkın seçtiği bir başbakan, beş hâkimin verdiği kararla görevinden alınıyor. Bu hâkimler aynı FETÖ gibi, doğrudan Amerika’ya bağlı güya İslami amacı olan bir yapıya üyeler. Üstelik aynı FETÖ gibi gizlenerek, tedbir yaparak, takiye yaparak devlete sızan hâkimler. Bu yaptıkları darbeyi örgütün lideri Tahir Kadri’nin gördüğü rüyalardan yola çıkarak açıklıyorlar. Bunların hepsi doğrudan Amerika’nın kontrolünde, Amerika için yapılıyor. Bizim solcular da “rüyalarında emir alan” bir şizofrenin peşine takılmış, Pakistanlı hâkimlerin emperyalizmin hatırına yaptığı darbeyi alkışlıyor.
Bu hem iğrenç hem de korkunç çarkı neyle açıklayacağız şimdi? “Bizim müstemlekeler Tahir Kadri örgütüne üyeymiş” mi diyeceğiz? Adını bile bilmezler Tahir Kadri’nin. Bırak Tahir Kadri’yi, Pakistan’ı sorsan haritada yerini bile gösteremezler. Ne o zaman peki? Bizimkilerin aidiyeti yok. Köksüzler, ilkesizler, kuralsızlar. Nefretlerini rehber edindikleri için; hiçbir hayali, planı, iyi niyeti olmadığı için aynı anda hem FETÖ’cü hem PKK’lı hem NATO’cu hem antiemperyalist hem Avrasyacı hem sosyalist hem de Kraliçe’ye sadık olabiliyorlar… Önemli olan nefret etmek, kin duymak, intikam almak ve mümkün olan en büyük zararı vermek için dolaşıyorlar aramızda. Bütün bu kokuşmuş çelişkilerini de muhalefet diye yutturuyorlar…