FETÖ’ye karşıyız, getirdiklerine razıyız mı?

Abone Ol

FETÖ, devlet içinde paralel yapılanmaya girip, devlete ve millete ihanet eden, kökü dışarıda bir casusluk organizasyonu olduğu kadar; İslam dinine de ihanet eden ve İslam ahlakı/anlayışı içinde Paralel din yapılanmasına giden ahlaksız ve hadsiz bir ihanet şebekesidir.

Daha önce de bu konuya dair;

1-Paralel Devlet tamam da; Paralel İslam ne olacak (Yazıyı okumak için tıklayınız)

2- Kim FETÖ’den neden (Akidevi mi Siyasi mi) ayrıldı?  (Yazıyı okumak için tıklayınız)

3- Fetöcülük nedir ve Fetöcü kimdir?  başlıklarıyla üç yazı yazmıştım. (Yazıyı okumak için tıklayınız)

“Hedefe varma adına her yolu/her şeyi meşru ve mubah gören” böyle akideye iman etmiş birey, toplumu, bu akideye iman etmiş bir toplum ise insanlığın tümünü zehirlemek ve ifşad etmek için yeterlidir.

FETÖ’nün devlet içindeki yapılanmasıyla mücadele etmek ne kadar hayati bir öneme sahipse “FETÖ Akidesi” ile mücadele etmek o kadar hatta ondan daha hayati ve önceliklidir. FETÖ ile mücadelede bu ahlaksız akideye iman etmiş bir tek kişinin varlığı bile FETÖ ile mücadeleyi sulandırmaya yeter ve artar bile…

Düşünün, adalet duygusundan yoksun, tarafgirlik ve cemaat taassubiyeti Kuran ve Sünnete olan imanın önüne geçmiş, liderinin verdiği emirler, Allah’ın emirlerine ters düşse dahi kayıtsız-şartsız yerine getiren,  gösterilen hedefe varma adına her şeyi mubah-meşru-helal gören bir kişinin adaleti sağlaması mümkün olabilir mi?

Bu sadece FETÖ ile mücadele boyutu…

Bir de bu akidenin ilerde toplum ahlakında yapacağı tahribatlar ve gelecekte adı İslam olan ancak İslam ahlakı ile asla alakası olmayan bir toplumun var olacağı gerçeğiyle yüzleşmemiz ve şimdiden bu tehlikeye karşı tedbirler almamız gerekir.

Bu akideye iman etmiş bir kişinin komşusuna, mahallesine, işverenine, işçisin, hatta eşine ve çocuğuna güven vermesi mümkün mü; emin olmayanların topluma verdikleri/verecekleri tahribatı görmek/tahmin etmek ve tedbir almak durumundayız.

Bu tehlikeyi ıskalamaya devam edersek “Aleyhinize de olsa doğruyu söyleyin” ilkesine iman etmiş bir toplum yerine ilerde “Mensup olduğun yapının ve senin menfaatine ise yalan söyleyin” ilkesine iman etmiş bir topluluk ile ciddi olarak karşı karşıya geleceğiz.

En başından beri ısrarla: “FETÖ’nün İslam dinine ve akidesine yaptığı ihaneti, devlete ve millete yaptığı ihanetten daha büyük, daha ciddi ve daha tehlikeli görmekteyim” diyorum.

Lakin!

Bundan da daha tehlikeli gördüğüm durum ise; Toplum olarak daha önce maalesef Kemalizm ile imtihanımızda olduğu gibi “Kemalizme karşı ama getirdiği birçok şeye razı” olma sonucunu FETÖ ile imtihanımızda da “Fetöye karşı ama getirdiği bazı (akideye) şeylere razı” olma noktasına gelmeye dair endişemdir…

Selam ve dua ile…