Görmez, Başkanlık Konferans Salonu’nda, ramazan ayı içinde gerçekleştirilecek etkinlikler hakkında bilgilendirme toplantısı yaptı. Program, Beştepe Millet Camisi İmam Hatibi Adem Kemal Kemaneci’nin Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından Diyanet İşleri Başkanlığınca belirlenen “Üzerinde her canın hakkı var” ramazan temasına özel video klipler kamuoyuyla paylaşıldı.
Görmez, toplantıya “İnşallah yarın akşam ilk teravih namazımız eda edeceğiz, hemen arkasından cumartesi günü ramazanın büyük rahmetine kavuşmuş olacağız.” sözleriyle başladı.
Rahmete, yağmura muhtaç çorak toprakları örnek veren Görmez, “Bizim de çoraklaşmış yüreklerimizin muhtaç olduğu bir zamanda, yüreklerimizin dermansız kalmaya başladığı zamanlarda ramazan her sene geliyor. Her türlü derdimize derman olarak geliyor. Bütün kainatı, tabiatı bir mabede dönüştürüyor. Ramazan, o sıradanlaşmış hayatımızı değiştirmeye geliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Tekvir suresinin 25’inci ayetine atıfta bulunan Görmez, ramazanın her sene “Ey insanlık bu gidiş nereye?” sorusunu yönelttiğini ve “Biraz durun, hayatı biraz durdurun. Uğrunda koştuğunuz nefsinizi dizginleyin. Uğruna hayatınızı feda ettiğiniz, sizi her türlü uçuruma götüren her türlü kötülükleri durdurun.” mesajını verdiğini söyledi.
İtibarsızlaştırma propagandasına cevap
Diyanet İşleri Başkanlığının tüm personeline çağrıda bulunan Görmez, “Son 15 günde Başkanlığımıza, hizmetlerimize yönelik yöneltilen kötü kampanyalar, itibarsızlaştırma faaliyetleri sakın sizi hiçbir zaman ümitsizliğe sevk etmesin. Bunların Diyanetin tarihinde, Allah Resulü’nün davet ve irşat tarihinde bir nokta kadar dahi değeri yoktur. Bilakis, bütün bu yalanlar, iftiralar, bu kampanyalar sizi çok daha büyük bir aşk ile hizmet etmeye sevk etmeli. Çünkü tefessüh etmiş bir ahlak gördüğünüzde siz bunun, bizim hizmet kusurumuz olduğunu bilmelisiniz. Biz kimseye kızamayız. Biz yalan, iftira içinde olan, yetimin hakkını kursağında taşıyarak dindarlık taslayan hiç kimseye kızamayız. Biz onların kötülüklerini gördüğümüzde bunun bizim hizmet kusurumuz olduğunun farkında olmalıyız, daha çok sarılmalıyız. Mihrabın abidi olmaya, minberin âlimi olmaya, kürsünün vaizi ve nasihi olmaya çok daha büyük bir aşkla ve iştiyakla sarılmalıyız.” dedi.
Allah Resulü’nün Taif’te karşılaştığı durumları hatırlatan Görmez, hiç kimsenin ümitsizliğe kapılmamasını istedi.
Diyanet İşleri Başkanlığının, Türkiye’nin dini istikrarının, bütünlüğünün, güvenliğinin teminatı olduğunu vurgulayan Görmez, Diyanetin yeryüzünde yaşayan bütün müminlerin olduğunu söyledi.
“İbadetsiz bir ubudiyet olmaz”
Görmez, ramazanın Müslümanları kurtuluşa götürecek muhteşem bir mektep, medrese ve üniversite olduğunu vurguladı.
Müslümanlar için en büyük tehlikenin sadece ibadetsizlik olmadığına dikkati çeken Görmez, “Bir mümin için ibadetsizlik kabul edilebilecek bir şey değil. Abd olmanın, Allah’ın kulu olmanın yolu ubudiyetten geçer. İbadetsiz bir ubudiyet olmaz. Fakat ibadet eden mümin için en büyük tehlike, ibadetlerini rutinleştirmesi, sıradanlaştırması, şekle indirgemesi, ibadetlerin özünü kaybetmesi. Namaz bizi kötülükten alıkoymazsa, bedensel bir harekete dönüşür. Oruç bizi takvaya erdirmezse, perhize dönüşür. Hac bizi ümmet şuuruna, vahdete götürmezse, sadece bir seyahate dönüşür.” ifadesini kullandı.
Ahlakın, dindarlığın özü ve merkezi olduğunun altını çizen Görmez, “Biz ibadetlerimizi bedensel hareketlere dönüştürür, her türlü ahlaksızlığı ibadetle birlikte sürdürmeye devam edersek, bu, o ibadetin Rabb’imizin katında hiçbir değerinin olmadığının, kabul görmediğinin en önemli göstergesidir.” diye konuştu.
“Fakir sofrasına icabet edin”
Ramazanın bir eğlence ve şatafat ayına dönüştürülmemesi gerektiğini ifade eden Görmez, şunları dile getirdi:
“İftar sofralarımızı, israf sofralarına dönüştürmeyelim. İftar sofralarımızı sadece zenginlerin davet edildiği şatafatlı sofralara dönüştürmeyelim. Her zengin sadece fakirin sofrasına katkıda bulunmakla kalmasın. Bu vesileyle her zengin vatandaşımız çocuklarını, eşini, ailesini de alarak fakirin sofrasına icabet etsin. Her iş adamı işçisinin, çalıştırdığı işçinin evine gitsin, misafir olsun. Onlar gelip zenginlerin sofralarında oturmasın, siz gidin fakirlerin sofrasında oturun, ne olur.”
Görmez, 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatarak, “Ondan sonra toplumsal güven sarsıldı, adeta yok oldu. Hiç kimsenin kimseye güveni kalmadı. Ramazanı bir fırsat bilelim, yeniden kardeşler arasındaki güveni ayağa kaldıralım. Kalplerimizi birbirimize kenetleyelim.” dedi.
Trafik lambalarında dilenen Suriyelilere dikkati çeken Görmez, “Trafik lambalarının olduğu yerlerde elini açan insanları gördüğünüzde, ne olursunuz aracınıza alın, evinize götürün. Cebinizdeki üç kuruşu ona vermek yerine alın evinize götürün. Bu şekilde hiçbir insan, hiçbir mümin kardeşimiz sokakta kalmasın. Onlar sokaktayken biz gidip iftar sofralarımızda neşe ve huzur içerisinde iftar yapmayalım.” sözlerine yer verdi.
“Can taşıyan her varlığın üzerimizde hakkı var”
Ramazan ayının bu yılki temasının “Üzerinde her canın hakkı var” olduğunu bildiren Görmez, hak duyarlılığı ve hak kavramının medeniyetin en merkezi kavramlarından biri olduğunu söyledi.
Hak-hakkın kaynağının Cenabıhakk’ın kendisi olduğunun altını çizen Görmez, şunları kaydetti:
“Ve mümin hakikate iman eder. Cenabıhakk’tan gelen hakka riayet eden hakikate de iman eder. Biz bilhassa ramazan ayında oruç ibadetlerimizi ifa ederken üzerimizdeki hakları unutmamalıyız. Her canın üzerimizde hakkı var, her insanın üzerimizde hakkı var. Anne babalarımızın üzerimizde hakkı var. Eşimizin, çocuklarımızın üzerimizde hakkı var. Komşumuzun üzerimizde hakkı var. Yetimin, yolcunun, fakirin, miskinin üzerimizde hakkı var. Dünyanın en ücra köşesinde açlık ve kıtlık içerisinde zorluk çeken her müminin, her insanın üzerimizde hakkı var. Sokağa terk edilmiş her hayvanın üzerimizde hakkı var. Can taşıyan her varlığın üzerimizde hakkı var.”
“Üzerinde her canın hakkı var” temasını sadece teori olarak belirlemediklerini, bütün müftülüklerin, din gönüllülerinin bunu bir eylem planına dönüştüreceğini ifade eden Görmez, “Her birimiz bir gün bir fakirin yanında olacağız, komşumuza gideceğiz, komşuları buluşturacağız, hep birlikte bir gün hastanelerde olacağız, hastaları ziyaret edeceğiz. Bir gün mahkumlara gideceğiz, hapishanelerdeki insanları ziyaret edeceğiz. Ayrıca yetimhaneler, engelli kardeşlerimiz, dezavantajlı kesimler, bütün bunlarla buluşarak bu kampanyanın gereğini yerine getireceğiz.” değerlendirmesini yaptı.
Ramazan ayına girerken herkesin “Üzerimde kimin hakkı var, acaba kursağımızda yetimin hakkı var mı?” diye düşünmesi önerisinde bulunan Görmez, müminin “kursağında yetim hakkı taşıyan insan” olamayacağını dile getirdi.
“Ramazan için 90 bin cami hazır”
Ramazanda ibadetlerin huzur ve huşu içinde yapılabilmesi için 90 bin caminin hazır hale getirildiğini aktaran Görmez, camilerde kadınlar, engelliler ile çocuklar için gerekli çalışmaların yapıldığını bildirdi.
Görmez, camilerin mihrapları, minberleri, kürsülerinin, sadece Diyanet İşleri Teşkilatı mensuplarına değil, ilahiyat fakülteleri, İslami ilimler fakültelerinde görevli bütün öğretim üyeleri, imam hatip liseleri ile din dersi öğretmenlerine açık olduğunu söyledi.
Diyanet İşleri Başkanlığının ramazan faaliyetleri ve etkinliklerine ilişkin bilgiye “ramazan.diyanet.gov.tr” adresinden ulaşılabileceğini anlatan Görmez, mevsimlik işçiler için de müftülüklerin ibadet imkanlarını sağlayacağını kaydetti.
“TDV, milletin evrensel iyilik eli”
Türkiye Diyanet Vakfının “milletin evrensel iyilik eli” olmaya devam edeceğini söyleyen Görmez, bu sene 64 ülke ve 278 bölgede iyiliğin sesi olacaklarını dile getirdi.
Zekat ibadeti
Diyanet İşleri Başkanlığınca zekat ibadeti konusunda yeni bir çalışma başlatıldığını açıklayan Görmez, şu açıklamalarda bulundu:
“Madem hak kavramını işliyoruz, evladımızın mirasçı olarak malımızda nasıl hakkı varsa, fakirin de zenginin malında, parasında, servetinde öylece hakkı var. Rabb’imiz bizzat bunu böyle emrediyor. İşte bu zekat ibadetinin de geçmişe baktığımızda, yaşadığımız acı hadiselere baktığımızda istismar edildiğine şahit olduk. Bu milletin zekatlarıyla, bu milletin askerini, tanklarını, tüfeklerini bu millete yönelttiler, bunun farkında olmalıyız. Ve zekat ibadeti konusunda bir farkındalık, yeni bir bilinç oluşturmalıyız. Diyanet Vakfı, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak şeffaf bir şekilde herkesin takip edebileceği bir sistemle bu ibadete de rehberlik yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Nitekim Diyanet Vakfımız marifetiyle ülkemizin her tarafında hem zekat ibadetinde hem fitre ibadetinde fakirle zengin arasında, işçiyle işveren arasında nasıl bir aracılık yapacağımızı kardeşlerimize en güzel şekilde anlatarak bunu ifa etmiş olacağız.”
Ramazan-ı Şerif’in hayırlı ve mübarek olmasını dileyen Görmez, “Ramazan milletimize, yurt dışındaki millet varlığımıza, bütün alemi İslam’a hayır ve bereket getirsin. Rahmeti ve mağfireti yeniden getirsin.” duasında bulundu.