Herkesin sadece “Parelel Devlet” ve “Devlete İhanet” perspektifinden baktığı bu yapılanmaya ben farklı bir pencereden bakarak kendimce “Devlete İhanet” yapmaktan daha ciddi bulduğum “İslam dinine/ahlakına ihanet ve insanların kişiliğinde yaptığı tahrifata” dikkat çekmeye çalıştım.
Bu hususta;
1- “Parelel Devlet tamam da; Parelel İslam ne olacak: http://dirilispostasi.com/a-3822-parelel-devlet-tamam-da-paralel-islam-ne-olacak.html “
2- “Kim Fetöden neden ayrıldı: http://dirilispostasi.com/a-4010-kim-fetoden-neden-siyasi-mi-akidevi-mi-ayrildi.html ” başlıklarıyla iki yazı yazdım.
(Bu vesile ile bu yazının da daha iyi anlaşması için tekrar okumanızı talep ediyorum)
Belki “Parelel Devlet” penceresinden bakılınca FETÖ’cülük: “FETÖ Casusluk Şebekesine herhangi bir bağ ile bağlı olmaktır.” diye tanımlanabilir.
Ancak, olaya “Parelel İslam ve Akidevi” perspektiften bakılınca ki bana göre bu pencereden bakmak gerekmektedir.
O zaman, FETÖ’cülük: “Hedefe varma, mevzi/menfaat kazanma/koruma adına her yolu meşru/mübah görmektir.”
Bu şekilde ahlak sınırı olmayan; helal/haram bilmeyen, meşru ve gayri meşru ayrımını, kendisi ve kendisinden olan ve/veya olmayanlara göre tanımlayan bir imana/akideye sahip olanlarla mücadele etmek toplumun birinci önceliği olmalıdır.
Hatta bu ahlaksız/sınırsız zihniyetle mücadele etmek belki 15 Temmuz’a kadar toplumun önceliğiydi ama bugün FETÖ ile mücadelede yapılan bazı hatalar ve mücadeleyi sulandırma faaliyetlerine bakılınca bu zihniyetle mücadele etmek artık Devletin de birinci önceliği olduğunu bize göstermiştir.
Çünkü bugün gelinen noktada hükümetin de kabul ettiği (idari işlemlerde) %2-3’lük (ki ben böylesine organize olmuş bir casusluk şebekesiyle mücadelede bu hata payını büyük başarı olarak görmekteyim. Büyüğü-küçüğü belli olmayan, mensuplarını tanımlama kriterleri olmayan; takiyyeyi kendine din edinmiş bu örgütle mücadelede %10 hata payını bile doğal görüyorum) hatanın tam da bu zihniyetten kaynaklandığını iddia ediyorum.
Bir makama/mevkiye gelme veya bulunduğu makam/mevkiyi koruma adına her şeyi mübah görme refleksi ile hareket etme bu mağduriyetlere sebep olmuştur.
Bugün bu Deccâl örgütü ile mücadeleyi sulandıran ve 15 Temmuz ruhunu zehirlemeye çalışan veya bunun üzerinden siyasi/ticari rant devşirmeye çalışanlara bir şekilde malzeme vermek ve ekmeklerine yağ sürmekte de en hafif tabirle: “En ala FETÖ’cülüktür”
Bu zihniyetle mücadele etmede Devletin yapacağı ilk iş de; yapılacak araştırma/soruşturma sonucunda görevlerine iade edilecek kişileri tespit edip iade ettikten hemen sonra onları kasten/bilinçli bir şekilde mağdur edenlerin hakkında gerekli cezai işlemi yapmaktır.
Hem zaten bir makama gelme ve menfaat elde etme veya bir makamda kalma ve menfaatini devam ettirme uğruna her yöne kırk takla atabilen bir zihniyete sahip olanların Devlete de millete de yapacakları bir katkı yoktur.
FETÖ Casusluk Örgütünün esaslarına bir dönem iman (onların mensubu olmuş) etmiş veya onlarda bir şekilde etkilenmiş olup bugün o örgütten siyasi olarak ayrılmış olanlar akidevi olarak da ayrılmadıkça bu zihniyetten kurtulmuş sayılmazlar.
Hala bu zihniyete sahip olanlardan, bu örgütle mücadelede adalet üzere davranmalarını ümit etmek/beklemek de en hafif tabir ile saflık olur.
Kimsenin bu milletin göğsünü siper ederek durdurduğu o hayasız akının faillerinin ekmeğine yağ sürme hakkı yoktur.
Selam ve dua ile…