Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan eski teğmen Tarık K, ortalamayı yükseltmeleri için örgütün 2014’teki askeri hakimlik sınavı sorularını bir grup arkadaşıyla kendisine de verdiğini, mülakatta eleneceklerini bildikleri halde sınava girdiklerini itiraf etti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ’nün Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan Tarık K, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanıp itirafçı oldu ve örgüte ilişkin bildiklerini anlattı.
Hukuk fakültesi öğrencisiyken örgüte ait evlerde kaldığını belirten Tarık K, Ankara’da meslek sınavlarına hazırlandıkları dönemde farklı üniversitelerden hukuk mezunu 5 kişiyle kaldıkları evde abi konumundaki “Alper” kod adlı kişinin kendileriyle ilgilendiğini söyledi.
Örgütün, 2014’te yapılan askeri hakimlik sınavına başvurmalarını istediğini anlatan Tarık K, şunları kaydetti:
“Evde kalan herkes bu sınava başvurdu. Sınavdan iki gün önce Alper abi eve gelip herkesle tek tek görüştü. Benimle görüşürken askeri hakimlik sınavına hazırlık soruları olduğunu söylediği 4-5 sayfalık soru ve cevaplarını içeren bir metin verdi. Bunları hemen incelememi istedi. Sınavda hep aynı tarz soruların çıktığını ve yine bu tür sorular çıkabileceğini söyledi. Ardından metni benden alarak evden ayrıldı. İki gün sonra İstanbul’da sınava girdim.
Sınavda bana hazırlık soruları diye verilen soruların aslında girmiş olduğum sınavın soruları olduğunu anladım. Eve döndüğümde Alper de eve geldi ve bizden sınav hakkında kesinlikle konuşmamamızı istedi.”
“ORTALAMAYI YÜKSELTMEK İÇİN SINAVA GİRİYORSUNUZ”
Askeri hakimlik mülakatı yaklaşırken örgütün kendilerini ortalamayı yükseltmek için sınava soktuğunu öğrendiklerini bildiren Tarık K, “Alper, sınava çalışan başka kişiler olduğunu, bizim ortalamayı yükseltmek için sınava girdiğimizi söyledi. Bizim mülakatta eleneceğimizi bildirdi.” diye konuştu.
Kendilerine “Siz Hava Kuvvetlerine devam edeceksiniz.” denildiğini, mülakatta eleneceğini bilerek sınava girdiğini ifade eden Tarık K, ön muayenede diş teli ve düz taban başlangıcı gerekçe gösterilerek elendiğini belirtti. Tarık K, karara itiraz etmediğini, mülakatın ardından Ankara’ya dönüp aynı evde meslek sınavlarına çalışmayı sürdürdüğünü anlattı.
Hakimlik sınavına çalışırken kendilerine beyaz kaplı, bandrolsüz soru bankası kitaplarının verildiğini kaydeden Tarık K, şu itiraflarda bulundu:
“Bu kitapları ev dışına çıkarmamız, kitaplar üzerinde işaretleme yapmamız kesinlikle yasaktı. Buna gerekçe olarak bandrolsüz kitap taşımanın başımızı derde sokacağı söylenmişti. Bu bana mantıklı gelmişti. Bu kitaplara hiç çalışmadım. Estetik kaygılardan tamamen uzak bir şekilde hazırlanmış kitaplardı, fotokopilerden oluşmaktaydı. Hakimlik sınavı sonrası bu kitaplar derhal bizden toplandı. Kitaplarda sınav soruları olup olmadığını bilmiyorum ama evden sadece bir kişi bu sınavı kazandı.
7 Aralık 2014’te yapılan idari yargı hakimliği sınavından 61, 21 Aralık 2014’te yapılan adli yargı hakimliği sınavından ise 57 puan aldım. Bu kitaplara çalışmadığım için FETÖ’nün bize bu sınavların sorularını verip vermediğini bilmiyorum. Soruların verildiği muhabbetini Ankara Barosunda staj yaptığım dönemde staj grubundaki arkadaşlardan öğrendim.
Hakimlik sınavına hazırlandığım dönemde Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi medeni hukuk alanında yapılan cari alımlar ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarının yaptığı hukukçu subay alımlarına ilişkin sınavlara müracaat ettim.”
ADRESİNİ BULMUŞLAR
“Alper” kod adlı örgüt mensubunun 2015’te kendisini Balgat’ta bulunan örgüt evine yönlendirdiğini anlatan Tarık K, örgüt evlerinde birlikte kaldığı kişilerin isimlerini verdi. İtirafçı Tarık K, “Bu eve gittiğimde subay alımlarına başvuru yapıp yapmadığımı sordular ve kimlik bilgilerimi aldılar.” dedi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığının sınavını kazanıp temel eğitim için İzmir’e gittiğini belirten Tarık K, burada da örgütle ilişkisinin sürdüğünü, Emrah K, Mustafa E. ve Muhammet T. D. ile bir grup olarak örgüt evine gittiklerini iddia etti.
Temel eğitimin ardından Ankara’ya döndüğünü, burada kendisinden “Harun” isimli örgüt üyesinin sorumlu olduğunu kaydeden Tarık K, darbe girişimi ve sonrasında yaşadıklarına ilişkin şunları söyledi:
“Darbe girişiminin ardından ‘Harun’ isimli mahrem abi Cebeci’de kaldığım eve geldi. Bu adrese taşındığımı sadece çok yakın arkadaşlarım biliyordu. Adresimi ayrıca Hava Kuvvetleri Komutanlığının KY sistemine işlemiştim. Bu nedenle Hava Kuvvetleri KY yetkisi olan bir kişinin benim bilgilerime bakarak Harun’u yönlendirdiğini düşünüyorum. Bu sırada kardeşim de evdeydi. Karşılaşmamaları için dışarı çıktım. Beni dışarıda bekleyen beyaz renkli arabaya bindirdi. Bana neden gelmeye devam etmediğimi sordu. Darbe nedeniyle bir daha evlere gelmeyeceğimi söyledim.
Darbeyi cemaatin yapmadığını, bir yanlış anlaşılmanın olduğunu söyleyerek beni ikna etmeye çalıştı. Kesinlikle gelmeyeceğimi söyledim. Araçta daha önce görmediğim iki kişi daha vardı. Bu kişiler konuşmadılar.”
“KOMİSYONDA TUTTUĞUM EXCEL TABLOSUNU İSTEDİLER”
Darbe girişiminin ardından eylül ayında Hava Kuvvetleri Komutanlığında hakkında işlem uygulanan kişilerin yazdıkları dilekçeler için oluşturulan komisyonda görevlendirildiğini belirten Tarık K, gelen dilekçeleri değerlendirdiklerini, dilekçe gönderen kişilere ilişkin diğer komisyon üyelerine göndermek için Excel tablosu tuttuğunu, FETÖ’nün bu tabloyu kendisinden istediğini anlattı.
Tarık K, şunları kaydetti:
“Komisyonda görev yapalı iki ay olmuşken bir akşam kapım çaldı. Tanımadığım iki kişi kapıda duruyordu. Kim olduklarını sordum. Harun’un adını verdiler. Müsait olmadığımı söyledim ancak ısrar ettiler. Bir an önce konuşup evden gönderme derdindeydim. Salona aldığımda benim tüm bilgilerimi bir çırpıda söyleyiverdiler. Yaptığım isim değişikliğini, adli müşavirliğin yoğunluğunu, komisyonda yaptığımız işleri, yeni adresimi bulmalarının ne kadar kolay olduğunu…
Ben şaşkınlık içindeyken komisyonda tuttuğum Excel tablosunu bir CD’ye atıp getirip getiremeyeceğimi sordular. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissettim. Ben en basit bilgileri dahi kimseyle paylaşmamıştım. 15 Temmuz hain kalkışmasıyla, kendi vatandaşının üzerine kurşun sıkmasıyla benim için ölmüş olan cemaat bu teklifle bir kez daha öldü. Sert bir şekilde bir daha asla görüşmeyeceğimizi söyleyerek onları evimden gönderdim. Bu tarihten sonra hiçbir örgüt mensubuyla görüşmedim.”