ABD‘deki liselerde 39 yıl boyunca İngilizce öğretmenliği yapan Peter Greene, Forbes dergisinde yayımlanan makalesinde, ABD’deki sözleşmeli okul sistemini eleştirdi.
Sözleşmeli okul sisteminin, okulları ticarethaneye dönüştürdüğünü belirten Greene, sistemin ayrıca tüm dünyadaki yatırımcı ve işletmecilere, ABD’nin eğitim sisteminde söz sahibi olma hakkı tanıdığını vurguladı.
“H-1B (ÇALIŞMA) VİZESİ VERİLMESİ AMACIYLA KULLANILDI”
FETÖ‘nün ABD’deki sözleşmeli okul ağına da değinen Greene, sözleşmeli okulların, yabancıların ABD’deki eğitim sistemine dahil olması için bir araç olduğunu belirterek, “Bunun en bariz örneği, sözde Gülen sözleşmeli okul zincirleri olarak anılan okullar. Bu zincir, büyük miktarda Türk vatandaşına, öğretmenlik amacıyla ABD’ye gelmeleri için H-1B (çalışma) vizesi verilmesi amacıyla kullanıldı.” ifadelerini kullandı.
BEYİN YIKAMA MERKEZLERİ
Greene, FETÖ’nün sözleşmeli okullarında gizli kapaklı işlerin de döndüğüne dair iddialara işaret ederek, “Bu okullar, Gülen ile bağlantılı inşaat firmaları gibi gruplara para akıtmakla da suçlanıyor. Bazı muhafazakar kesimden eleştirmenler Gülen okullarının beyin yıkama merkezleri olarak kullanıldığından endişe ederken, bazıları da Gülen okullarının, ABD’lilerin verdiği vergileri, sürgündeki bir hükümeti fonlamak için kullandığını düşünüyor.” görüşünü paylaştı.
Greene, FETÖ okullarının, Amerikalı öğrenciler üzerinde olumsuz etkileri olduğundan endişe duyduğunu belirtti.
FETÖ’NÜN OKUL AĞI
ABD’nin Pennsylvania eyaletinde 1999 yılından bu yana ikamet eden FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, ülke genelinde 140 civarında sözleşmeli okulu ve bu okullar vasıtasıyla devletten yılda yaklaşık 500 milyon dolarlık geliri yöneten kişi olarak biliniyor. Söz konusu okullarda her yıl yaklaşık 60 bin civarında öğrencinin eğitim aldığı belirtiliyor.
FETÖ’nün ABD’deki sözleşmeli okulları ile ilgili çok sayıda finansal usulsüzlük soruşturması açılmış, Federal Soruşturma Bürosu (FBI), örgütün bazı okullarına baskın düzenleyerek aramalar yapmıştı.
ABD yönetimi, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in iadesine yönelik Türkiye’nin sunduğu hukuki delillerle ilgili henüz kayda değer bir adım atmamakla da eleştiriliyor.