Fena ıskaladın Ekrem Bey…

Abone Ol

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 24 Ocak 2020 günü bir haftalık izin ve vekâlet dilekçesini imzalayarak resmen tatile çıktı.

Aynı gün yani 24 Ocak akşamı Saat 21.00 sıralarında Elazığ’da 6.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi ve 41 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, onlarca çocuğun yetim ve öksüz kaldığı bir yıkıma sebep oldu.

İmamoğlu, 25 Ocak günü -kendi ifadesiyle- ‘depremden 25 gün önce planladığı’ Erzurum Palandöken kayak tatiline giderken Elazığ’a da uğrayarak deprem mağdurlarıyla birlikte fotoğraf verdi.

26 Ocak sabahı da, önce Tunceli’ye sonra Erzurum’a gönderdiği ailesinin yanına geçerek tatiline devam etti.

İmamoğlu 25 Ocak günü öğleye doğru ulaştığı deprem bölgesinde 23.00’e kadar afetzedelerle ilgilendi, uyumaya geçti, ertesi sabah da erkenden ayrıldı.

Yani Elazığ’da ‘aktif’ bulunduğu süre toplam 12 saat bile değil.

İmamoğlu’nun, 41 kişinin hayatını kaybettiği binlerce kişinin yaralandığı, evsiz kaldığı bir depreme böylesine kayıtsızlık, umursamazlık göstermesi kendi seçmenleri de dahil herkesi şok etti.

O da eleştirilere önce sosyal medya hesabından sonra kameralar karşısında cevap verdi.

Bizzat ağzından dökülen cümleler şunlar:

O gün eşim ve çocuklarımla 25 gün önce planladığımız Erzurum tatiline başlayacaktık.” 

“Benim kutsalım bu. Siyaset benim için zaten meslek değil. Ben siyasete girdiğim günden beri, siyaseti bir günde bırakabilecekmiş gibi yapmanın ruhunu yaşıyorum.”

“Benim çocuklarıma vakit ayırmam lazım. Hayat gelip, geçiyor. 8 yaşındaki kızımın çocukluğunu ıskalayamam. Ergenlik çağını yaşayan oğlumun bu çağlarını ıskalayamam.”

İmamoğlu, eleştirilere karşı çıtayı biraz daha yükseltip bir gazeteciye de şunları söyledi:

“Benim tarzım bu, toplum buna alışacak.”

Bu yazıyı yazdığım saate kadar da bu ifadesini yalanlamadı.

Yakın siyaset tarihinde “Özrü kabahatinden büyük” cümlesinin yerli yerine oturduğu başka bir izahat daha hatırlamıyorum.

Neymiş, beyefendiye alışacakmışız.

Alışacak olduğumuz kişi şu;

Deprem profesörlerinin bangır bangır bağırdığı bir dönemde…

İstanbul’da çok yakında büyük bir deprem olabilir denilen günlerde…

Profesörlerin İstanbul kadar Elazığ da önemli dediği saatlerde…

Onlarca kişinin enkaz altında kaldığı 5 gün boyunca kurtarma çalışmalarının sürdürdüğü bir deprem bölgesinde yarısını uyuyarak toplam 22 saat kalan ve sonra kayak yapmaya giden, depremle burun buruna olan İstanbul gibi bir şehrin belediye başkanı…

Videoya rağmen “İt demedim basit dedim” dedi, gözümüzün içine baka baka yalan söyledi, alıştık.

Camide dindar seçmeni kafalamak için Yasin okudu, alıştık.

Koç’un tahsis ettiği özel uçakla gittiği seçim turunda VIP’e alınmadı diye rezalet çıkardı, alıştık.

Silivri depremi sonrası İstanbul Valiliği’ndeki toplantıya davet edilmediğini söyledi, yalan çıktı, alıştık.

İstanbul’u sel götürdü, rica minnet tatilini böldü, 24 saat kalmadan Bodrum’a döndü, alıştık.

23 Haziran’dan bu yana metrobüs ve otobüslerde personel kıyımları, sürgünler sebebiyle aksaklıklara ve stadyuma dönen duraklara da alıştık.

Hafta sonları eğlence mekânlarında alkol alan yüzde 1 rahat evine dönebilsin diye gece de çalışan ve sidik kokan metrolar ve daha nice sebep İstanbul trafiğini yüzde 20 artırdı, cuma trafiği hafta içinde de başladı, alıştık.

Beylikdüzü’nde harcamanın alasını yapmasına rağmen, yapılan masrafın üç beş katını turizmden geri döndüren, istihdam oluşturan Lale festivalini, peyzaj düzenlemelerini iptal ettirdi, alışıyoruz

İBB’ye atadığı yöneticiler başörtülü kadın çalışanlara karşı (henüz ortaya çıkmayanlar da dahil!) en adice, en şerefsizce cümleleri kurdu, hâlâ görevden almadı, ‘Saadet’ duyarak alışmaya çalışıyor oy verenleriniz…

Toplum bunlara alışmasına alışır da…

Elazığ’da onlarca çocuğun yetim kaldığı bir günde gidip çocuklarıyla kayak pozu veren, 16 milyon’dan sorumlu bir belediye başkanı, kendi çocuklarını bile böylesine acılara duyarsız, merhametten nasipsiz yetiştiriyorsa; yaptırdığını iddia ettiği sözde kreşlerde İstanbulluların yavrularını başka nelere alıştıracak asıl mesele o…

Peki Allah muhafaza İstanbul sarsıldığında Ekrem beyin koşacağı yer yine çocuklarının yanı mı olacak?

Cevaplanması gereken asıl soru da bu…