Farz mı olsun, vacip mi?

Abone Ol

Son dönmede zor sınav karşısında el-Avde ve el-Karni gibi sosyal medyada milyonlarca takipçisi olan isimlerin önünde iki seçenekten başkası yok. Ya hapse girmeyi göze alacaklar ya da kendilerine dikte edilen her şeyi söyleyecekler.

Yıllar önce Konya’da Ulvi Alacakaptan ve arkadaşları tarafından sahnelenen bir tiyatro oyunu izlemiştim.

Yanılmıyorsam oyun rahmetli Hasan Nail Canat tarafından kaleme alınmıştı.

Adını dahi unutsam da o oyundan bir sahne aklımdan hiç çıkmaz.

Suudi Arabistanlı Aiz el-Karni’nin sosyal medyada yayınladığı videoyu seyredince yeniden gözümün önünde canlanan o sahnede fetva isteyen yöneticiye “Farz mı olsun, vacip mi?” diye soruluyordu.

Kitapları Türkçe’ye de çevrilen ve özellikle “Üzülme” (Lâ Tahzen) kitabıyla ünlenen el-Karni, “Erdoğan’ın maskesi düştü” başlığıyla yayınladığı videoda Osmanlı Devleti’ne, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Türkiye’ye oldukça ağır ithamlarda bulunuyor.

Daha önce Erdoğan’ı öven ve adeta yere göğe sığdıramayan el-Karni, kendini “Yanılmışım” diye savunsa da Arap sokağında herkes gerçeğin yanılmakla hiçbir ilgisinin olmadığının farkında.

Aiz el-Karni’nin açıklamalarında yaşanan değişimin sebebi, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın politikası.

Ülkeyi fiilen yöneten genç prens, Katar’a ve Türkiye’ye karşı girdiği savaşta tarafsızlığı dahi affetmiyor.

Riyad ve Doha arasında uzlaşı sağlanmasını temenni eden Selman el-Avde’nin “Kralı yeterince övmediği” gerekçesiyle hapse atılması durumun vahametini yeterince açıklıyor olsa gerek.

Özellikle ünlü kişiler için Veliaht Prens’in politikalarına koşulsuz destek vermemek ve sessiz kalmak dahi “vatana ihanet” kabul ediliyor.

Bu zor sınav karşısında el-Avde ve el-Karni gibi sosyal medyada milyonlarca takipçisi olan isimlerin önünde iki seçenekten başkası yok.

Ya hapse girmeyi göze alacaklar ya da kendilerine dikte edilen her şeyi söyleyecekler.

Selman el-Avde gibi ilk seçeneği tercih eden, onurunu koruyan ve halen Suudi Arabistan cezaevlerinde tutulan onlarca isim var.

Aiz el-Karni ise hapse girme ve yaşadığı lüks hayatın nimetlerinden mahrum kalma korkusuyla Muhammed bin Selman’a alkış tutanlardan ve genç prensin politikaları doğrultusunda dün ak dediğine bugün kara diyenlerden oldu.

Bu arada, yeni dönemde hanedan üyelerinin dahi gözaltına alınmalarının ve gazeteci Cemal el-Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda vahşice katledilmesinin korkular üzerinde çarpan etkisine yol açtığı unutulmamalı.

Twitter’da 20 milyona yakın takipçisi bulunan Aiz el-Karni, yayınladığı videoyla kendi itibarını yerle bir etti.

Suudi Arabistanlı trollerin dışında videoya olumlu yorumda bulunan neredeyse hiç kimse yok.

Daha da ötesi, el-Karni hakkındaki “intihal” ve “emek hırsızlığı” iddiaları yeniden gündeme geldi.

Aiz el-Karni’nin “Üzülme” adlı kitabında Dale Carnegie’nin “Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak” adlı kitabından kaynak göstermeden çokça alıntı yaptığı ve “Ümitsizliğe Kapılma” (Lâ Tey’es) adlı kitabının da Suudi Arabistanlı genç kadın eğitimci Selvâ el-Udeydân’ın dört yıl emek vererek kaleme aldığı “Ümitsizliği Böyle Yendiler” (Hâkezâ Hezemu’l-Ye’s) adlı kitabından birebir intihal olduğu ortaya çıkmıştı.

Geçmişte âlimlerin zalim hükümdarlar karşısında hakkı nasıl dile getirdiklerini anlatan fakat daha ilk sınavda sınıfta kalan el-Karni’nin o sözleri ve daha sonra direktifle yayınladığı iftiralar da Kıyamet’te aleyhinde hüccet olacak.