Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz.
Siz ve sizin atalarınızın dünyanın her yerinde yaptıkları kıyımların, katliamların, soykırımların, vahşetlerin kanları hâlâ kurumadı.
Tarih sizi yazıyor ve yazmaya devam ediyor ey düel-i muazzama!
Açın bakın, Türkler’e soykırımcı diyen Almanya’ya bakın!
Tarih seni asla unutmayacak ey Almanya!
1933-45 yıllarında Büyük Alman İmparatorluğu‘nu kurmak ve mükemmel bir Alman ırkı sevdasıyla dünyayı adeta bir mezbahaya çevirdiğinizi unutacak mıyız sanıyorsunuz?
Her millet ve her etnik gruptan tam 21 milyon insanı topluca kurşuna dizdiğinizi, toplama kamplarında, fırınlarda yakarak, gaz odalarında zehirleyerek soykırıma uğrattığınızı,
Gerek Almanya’da gerek Almanların işgal ettiği diğer ülkelerde yaşayan 2 milyon Yahudi’yi sistematik bir biçimde vurarak, asarak, fırınlarda yakarak ve zehirleyerek öldürdüğünüzü,
1891 yılında Namibya’da sömürge kurmak amacıyla, Herero ve Namalar’dan oluşan yaşlı, kadın, çocuk dinlemeden 117 bin insanı katlettiğinizi tarih unutur mu sanıyorsunuz. Tarih unutursa biz unutmayız.
Peki, sen İngiltere, 1788-1938 tarihleri arasında sömürgeleştirmek amacıyla gittiğin Avustralya’daki 750 bin yerli Aborjinler’i aralarına salgın hastalıklar yayarak, yemeklerine zehir katarak yok ettiğinizi unuttuk mu sanıyorsun.
Birinci Dünya Savaşı sonrası İngiltere’ye dönen askerlere Kenya’nın yerli halkının elindeki verimli araziler tahsis edildi. Bu sömürgeleştirme sonucunda Kenya halkı topraklarının %75’ini beyazlara terk etmek mecburiyetinde bırakıldı. Topraklarını geri alabilmek için ayaklanan 30 bin Kenyalı’yı gözlerini kırpmadan öldürdü.
Peki, Hollanda’ya ne demeli, 1992 yılında Birleşmiş Milletler Barış Gücü çatısı altında Bosna’da görev yapan Hollandalı askerlerin, silahsız ve korumasız bıraktıkları Müslümanlar’ı bile bile Sırplar’ın eline teslim ettikleri ve Avrupa’nın göbeğindeki bu soykırıma ortak oldukları unutulacak mı sanıyorsunuz.
1945 yılında Endonezya’da sömürge devleti olarak bulunan Hollanda’nın burada yaptığı ve binlerce yerli halkın öldürüldüğü katliamlar da unutulmayacak.
Gelelim Belçika’ya… Belçika sen de masum değilsin…
Belçika Kralı II. Leopold’un 1885 ve 1908 yılları arasında Afrika’daki sömürgelerinden biri olan Kongo’da, 5 milyon cinayetin ve sayısız işkencenin, kan ve gözyaşının çığlıklarını unuttuk mu sanıyorsunuz siz.
Ey Belçika, Kongo’da yeterince kauçuk toplayamadığı için cezalandırılan 5 yaşındaki küçük kızının kesilen sol eli ve sağ ayağına bakan o babanın resmini nasıl unutturacaksın bize.
Ah Amerika ah!..
Ya sen, sen nasıl unutturacaksın vahşet ve dehşetten oluşan kanlı ve kirli tarihi…
Hepsini sayamayacağım.
1921 yılında Nikaragua’yı işgal ettin 300 kişiyi öldürdün.
1945’te Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atom bombası atarak bir anda 250 bin kişiyi vahşice öldürdün.
1950-53 yılları arasında yüz binlerce Koreli’yi katlettin.
1954’te binlerce Guatemalalı’yı öldürdün.
1956-59 yıllarında 60 bin Kübalı’yı, 1970-75’te 1 milyon Kamboçyalı’yı, 1991’den itibaren Irak’ta, Afganistan’da, Afrika’da, Suriye’de, Libya’da öldürdüğün Müslüman sayısı 5 milyonu aştı.
70 milyonun üzerinde Kızılderili’yi kendi topraklarında katleden sensin Ey Amerika!
Ey düel-i muazzama tarih bunları yazıyor. Hesap günü yakındır!..