Evet-Hayır sözcülüğündeki coşkunluk problemi

Abone Ol

Geçtiğimiz günlerde, İttihat ve Terakki oluşumundaki habis zihniyetin günümüzdeki tetikçiliğini üstlenen ve ülkenin cahil kesimine hitap eden ihanetin sözcüsü bir gazete müsveddesinde, günlük hamakat köşesini mesken tutan; ucuz hümiliyasyonlarla prim yapmaya çalışan coşkunun teki, sözüm ona aydınlıkçı ve güyademopedik bir yazı kaleme almış.

Yazı, ‘’Evet-Hayır … ile … arasındadır.’’ cümlelerinden oluşuyor. Zekânın mürekkebe dökülmüş hali(!)

Gazetecilik tarihinde köşe yazısı olarak yerini almış bu budala günlüğünde geçen …’lar; tahmin edeceğiniz klişeleşmiş saçmalıklardan ibaret. Fakat bu sefer araya küfür de sıkıştırmış beyefendi. Her zamanki gibi, derdi vatan olanları; yalaka, cahil ve kısmetse gelecekteki başkanımızın kaba etindeki kıl ilan etmiş.

Kişi, yaptığı ahlaksızlardan sorumlu tutulabilir. Fakat karakterindeki zayıflık, izanındaki yetersizlik ve mayasındaki köksüzlükten dolayı eleştirilemez. O halde böyle bir nasipsizi tenkit etmek de bize uygun düşmez.

Ne de olsa köpek, tıyneti gereği havlamaktan vazgeçmez.

Ne yapalım, biz de aynı coşkunlukla konuşalım o zaman. Yalnız, bizimki biraz daha dolu, biraz da gerçekçi olsun…

Evet-Hayır; özgürlük kılıfıyla envai çeşit hainliğin hamalı olup devletin ve milletin istikbaline mayın döşeyenlerle, yüzyıldan fazladır tasmalı bir azınlığın uyguladığı fiziksel ve psikolojik despotizmle mücadele veren çoğunluk arasındadır.

Evet-Hayır; terör örgütleriyle ve terörün meclisteki kravatlı köleleriyle fingirdeşen sözde muhalif parti ve partizanlarla, bu uğurda onlarca şehit veren ve bütün acılara rağmen güçlü kalıp samimiyetsiz devletçiliğe prim vermeyen basiretli bir kesim arasındadır.

Evet-Hayır; ticarî çıkarlarını milli istiklâlden önde tutan marka vatanperverleriyle, milli iradeyi güçlü kılmak için cebindeki üç kuruşluk dövizi bile bozduran haysiyet sahibi vatandaşlar arasındadır.

Evet-Hayır; dilinden haramı, helali, yolsuzluğu, rüşveti düşürmeyip devleti soyup soğana çeviren, ahlak sinyali menfaate göre yanıp sönen şuursuzlarla; vatanın namusunu şahsî namusu bilen, ‘’Vatan sevgisi imandandır.’’ düsturunu hayatının merkezine çivileyenler arasındadır.

Evet-Hayır; “Şehitler ölmez vatan bölünmez” lafından tiksinen, terörü alenen destekleyen, yardıma muhtaç Doğulu kardeşlerimizi kadın tüccarı olarak yaftalayan, kapısında oynayan çocuklara kızgın yağ dökmek isteyen, cami basıp ezan okuyan müezzini doğrama hayalleri kuran necaset çukuru bir zihniyetle; en genel ifadeyle ehl-i iman arasındadır.

Evet-Hayır; bir yanda Alman saraylarında Amerikan battaniyeleriyle şekerleme yaparken diğer yanda uluslararası istihbaratların yavşağı olan kiralık gazetecilerle, milli dava uğruna dirsek çürütüp yalaka damgası yiyen bağımsız gazeteciler arasındadır.

Evet-Hayır; sığındıkları cumhuriyet palavralarının gölgesinde gizlenmiş postal sevdalılarıyla, darbe anayasasına yüz çeviren bilinçli bir güruh arasındadır.

Evet- Hayır; 15 Temmuz gecesi ATM sıralarında perişan olup, benzinci kuyruklarında makarna için birbirini ezen şahsiyetsiz korkaklarla; öz halkını liğme liğme eden tankların altına yatan cesaret ve şeref erbâbı arasındadır.

Evet-Hayır; ‘’Cumhuriyetin aydınlık bireyleri’’ nişanını takmış, temel planda gerçek bilgi ve ulvi irfanı halkın hafızasından silip süpüren asırlık Obskürantizm mimarisinin ameleleriyle; fikri iğdiş edilmiş karanlık nesilleri yeniden tek ve en gerçek aydınlığa kavuşturma hedefiyle yanıp tutuşan hakikî entelektüeller arasındadır.

Söylenecek çok söz var amma uzatmayalım. Bu yazıya ilham vesilesi olan diğer yazıcığın   -dibine kadar katıldığımız-  son cümleleriyle sonlandıralım meseleyi.

‘’Evet-Hayır; sıradan değil…

Evet-Hayır; parsel ile vatan arasındadır…’’